Yorulmak, acze düşmek. (-alâ): İşlerini bozmak. Yalan haber vermek.

áóÛóÈó ÝáÇä ÜÜÜóÜÜ áóÛúÈðÇ æ áõÛõæÈðÇ

Fare, yuvasını eğri büğrü ve şaşırtmalı kazmak. (-o): Üstü kapalı konuşmak. Şeklini değiştirmek.

áóÛóÒó ÇáíÑÈæÚõ ÃÌÍÇÑå ÜÜÜõÜÜ áóÛúÒðÇ

(=) Hileli yemin etti.

ÃáúÛóÒó ßáÇãå æ Ýíå

Bilmece.

ÇáÃõáúÛõæÒÉ (Ì) ÃáÇÛöíÒõ

(=) Fare v.b. yuvası.

ÇááõøÛúÒõ (Ì) ÃáÛÇÒ

Gürültü etmek, sözleri birbirine karışmak. Güvercin v.b. ötmek.

áóÛóØó ÇáÞæãõ ÜÜÜóÜÜ áóÛóØðÇ æ áõÛÇØðÇ

Gürültü.

ÇááøóÛóØ (Ì) ÃáÛÇØ

Şüpheli olarak bir şeyi haber vermek. Fısıldamak. (-o): Ağız ve burnundan öpmek. Deve köpük atmak.

áóÛóãó ÝáÇä ÜÜÜóÜÜ áóÛúãðÇ

Koku sürdü. Mayın yerleştirdi.

áóÛøóãå ÈÇáØíÈ

Devenin ağzındaki köpük.

ÇááøõÛÇã

Güzel koku. Bomba, mayın.

ÇááøóÛóã (Ì) ÃáÛÇã

Ağız, burun ve çevresi.

ÇáãáúÛóã (Ì) ãóáÇÛãõ

Hata etmek, hükümsüz ve asılsız söz söylemek. Faydasız, boş konuşmak. (-an): Sapmak. – Hükmü kalmamak, boşa gitmek.

áóÛÇ Ýì ÇáÞæá ÜÜÜõÜÜ áóÛúæðÇ

İptal etti. Sayıyı çıkardı, düşürdü.

ÃáúÛóì ÇáÔìÁó

Şakalaştı.

áÇÛÇå

Boş, lüzumsuz. Çirkin.

ÇááóøÇÛöíóÉõ (Ì) ÇáóøáæÇÛì

Önemsiz. Düşük, değersiz. Ses.

ÇááøóÛÇ æ ÇááøóÛúæ

Konuşulan dil.

ÇááøõÛóÉ (Ì) áõÛðì æ áõÛóÇÊ