|
أبٍ أو ابن أو بنت أو أخ أو أخت أو عمٍّ أو عمة أو خال أو خالة |
Elektirik istihsal etti. (-o): Elektirikle çalıştırdı. |
كَهْرَبَ |
Kehribar. Elektirik. |
الكهْرباء |
Mağara, sığınak. |
الكَهْف (ج) كُهوف |
Erginleşti. Evlendi. |
كاهَلَ |
Omuz. |
الكاهِلُ (ج) كَوَاهِل |
Otuz ile elli yaş arsında bulunan ergin kişi. |
الكَهْلُ كُهُولٌ و كُهَّلٌ و كُهلان |
Korku ve ihtiyarlıktan oturup kalmak. |
كَهَم الرَّجلُ ـ كَهامَةً |
S. müş. Kılınç kör ve kesmez olmak. |
فهو كَهامٌ |
(-o): S.müş. Gözünü korkutmak. |
فهو كَهَامٌ و كَهِيمٌ |
Gaipten haber vermek. |
كَهَن له ـــَــ كَهَانة |
Kâhin olmak. |
كَهُن ـــُــ كَهَانَةً |
İnce işlerle uğraşan müneccim, doktor gibi kimse. Birinin işlerini yürüten kimse. Papaz. |
الكاهِنُ |
Kâhinin ücreti. |
حُلْوانُ الكاهن |
Kâhinlerin düzme sözleri. |
سجع الكُهَّان |
Kâhinlik, papazlık. |
الكَهنوت |
Hıristiyan ve Yahudi din adamları. |
رجال الكهنوت |