|
Demirin ηakılın parηalanması. Yıldız. Silahlı kişi. Parlak delikanlı. Çoğunluk. Gözόn akı. Çivi. Kılıη. Dağ. Çiηek. |
ΗαίσζϊίσΘυ (Μ) ίσζσΗίφΘυ |
|
Yıldız takımı. İnsan topluluğu. |
ΗαίσζϊίσΘσΙυ |
|
Gecikmek. Tekrar tekrar bakmak. (-o): Korumak, gözetmek. |
ίσαΓσ ΗαΟσψνϊδυ άάάσάά ίαΖπΗ |
|
Kaparo aldı. |
ΚσίσασψΓσ |
|
Ot. |
ΗαίσασΓυ (Μ) ΓίϊαΗΑρ |
|
Kaparo. Veresiye. |
ΗαίυαϊΓσΙυ |
|
Dόşmanlık etti. |
ίΗασΘσε |
|
Esiri bağladı. Köpeğe av tutmayı öğretti. |
ίσαψσΘσ ΗαΓΣνΡσ |
|
Köpek. Yırtıcı hayvan. Bağ, ip. Kanca. Destek. Köpek balığı. |
ΗαίσαϊΘυ (Μ) ίφαΗΘ ζ ΓίϊαυΘρ |
|
Kuduz illeti. |
ΗαίσασΘυ |
|
Dişi köpek. Diken. |
ΗαίσαϊΘσΙυ |
|
Kıskaη. Kelpeten. |
ΗαίαΘΚΗδ |
|
Mahmuz. Kanca. Doğan penηesi. Diken. |
ΗαίυαΗψσΘυ (Μ) ίσαΗανΘυ |
|
Çehresini ekşitmek. |
ίσασΝσ έαΗδρ ά ίαυζΝπΗ |
|
Dόşmanca karşıladı. |
ίΗασΝσε |
|
Şiddetli. Kısa dudaklı. |
ΗαίΗαφΝυ |
|
Kireηle sıvamak. |
ίσασΣσ ΗαΘδΗΑσ άάάφάά ίσαϊΣπΗ |
|
Kireη. |
ΗαίφαϊΣυ |
|
Kireη ocağı |
ΗαίαΗψσΣσΙ |
|
Hayvan yemlemek. |
ίσασέσ ΗαγΗΤνΙ άάάσάά ίσαϊέΗπ |
|
Yόzόnόn rengi bozulmak. Çil gelmek. |
ίσαφέσ ζσΜευε ά ίσασέπΗ |
|
S. mόş. (-o): Çok sevmek. Dόşkόnό olmak. |
Γίαϊέ ζ εμ ίσαϊέΗΑ ζ ίυαϊέρ |
|
S. mόş. (-o): Gόηlόğόne rağmen yόklenmek. |
έεζ ίσαφέρ |
|
Üzerine gerekli kıldı. Zor bir işi yόkledi. |
ίσασψέσευ ΓγΡπΗ |
|
İş şu kadar … gerektirdi. |
ίαψέε ΗαΓγΡυ ίΠΗγδ |
|
Üzerine tapuladı. |
ζ ά ίαψσέ Ϊαμ ΗΣγε ΓΡΦπΗ |
|
Kendini ilgilendirmeyen şeye karıştı. (-o): Yapmağa ηalıştı, zorlandı. Adeti olmayan şeyi yapmağa kalkıştı. |
Κίαψσέσ |
|
Gόηlόk, zahmet. Maliyet fiyatı. |
ΗαΚψσίϊαφέσΙ |
|
Çil. Yόze gelen lekeler. Solgun renk. |
Ηαίσασέυ |
|
Âşık. |
Ηαίφαϊέυ |
|
Siyah-kırmızı arası renk ve leke. Bir şeyi elde etmek iηin sarfedilen emek ve para. Yόze gelen geniş lekeler. Zoraki yapılan şey. Elbiseye sόs iηin takılan şerit v.b. |
ΗαίυαϊέσΙ |
|
Din ve kanunun muhatabı olma durumuna gelmiş kimse. Telβşe mόdόrό. |
Ηαγυίσαψσέυ |
|
Tapu. |
ΗαγίσαψσέσΙ |
|
Göğόs. |
ΗαίσαϊίσΗαυ ζ Ηαίσαϊίσαυ |
|
Bıηak v.b. körelmek. |
ίσασψ ά ίυαυζαΗπ ζ ίαΗαΙπ |
|
S. mόş. Yorulmak. Becerememek. Zayıflamak. (-an) : Usanmak, bıkmak, ağırına gitmek. |
έεζ ίσαφναρ ζ ίσαρψ |
|
Vβris olacak baba ve ηocuk bırakmadan ölmek. Ölόnόn babası ve evlβdı olmamak. |
ζ ά ίσαψπΗ ζ ίαΗασΙπ |
|
İyice köreldi. Çoluk ηocuğunu bırakıp gitti. (-fi) : gayret etti. (-an) : Gevşek ve korkak oldu. (alβ) : Hamle yaptı. (-o) : Taη giydirdi. Sόsledi. |
ίσαψσασ |
|
Taη. Tırnağı ηevreleyen kısım. Taη şeklinde ηiηek demeti. |
ΗαΕίϊαναυ (Μ) ΓίΗανα |
|
Hep, hepsi. Her biri. Tamamen. |
ίυαψ |
|
Her ne zaman. |
ίυασψγσΗ |
|
Babası ve evladı olmayan. Başkalarının sırtına yόk olan. Âciz ve zayıf. Kılıη ve bıηağın sırtı. |
Ηαίσαψυ |
|
Cibinlik. |
ΗαίφασψΙυ (Μ) ίφασαρ |
|
Yaralamak. |
ίσασγσευ άάάφάά ίσαϊγπΗ |
|
S. mόş. |
έεζ γίαζγρ ζ ίσανγ (Μ) ίσαϊγμ |
|
Konuştu. |
ίΗασγσε |
|
(=)Çok yaraladı. |
ίσασψγσευ |
|
Barışıp konuştu(lar). |
ΚίΗασγ |
|
Gόzel konuşan. |
ΗαΚψφίαΗγ ζ ΗαΚψφίαΗγΙ |
|
Yaralama. Yara. |
Ηαίσαϊγυ (Μ) ίυαυζγρ ζ ίφαΗγρ |
|
Kelime, mana ifade eden söz. Cόmle. Cόmlelerden meydana gelen kaside, hutbe v.b. söz. |
(ΗΘίαφγσΙ) ΅ ζ (ΗαίαγΙ) |
|
Hz. Musa’nın lβkabı. Konuşulan kimse. |
Ηαίσανφγυ |
|
Böbrek. |
ΗαίυαϊνσΙ (Μ) ίυαπμ |
|
Tensiye olan isim veya zamire muzaf olarak kullanılır: “her ikisi”. |
ίφαΗσ |
|
Bir önceki kelimenin mόennesidir. |
ίφαϊΚσΗ |
|
“Asla, hayır, dikkat ediniz ha!” Yeminle birlikte kullanıldığında: “hakikaten, gerηek”. |
ίσαΗσψ |