Kabı tersine çevirmek Vazgeçirmek.(-an): Vazgeçmek

ßóÝóà ÇáÅöäÇÁó ÜÜÜóÜÜ ßóÝÆðÇ

Kabı tersine çevirdi Çadıra örtü yaptı Rengi soldu, değişti

ÃßúÝóÃó ÇáÅäÇÁó

Mükafatlandırdı Eşiti ve benzeri yaptı Mukavemet etti.

ßÇÝóÃóåõ Úáì ÇáÔìÁ

Kabı tersine çevirdi

ßóÝøóÃó ÇáÅäÇÁó

İki şey birbirine eşit ve benzer oldu.

ÊßÇÝóÃó ÇáÔøóíÆóÇä

Böbürlenerek yürüdü Rengi soldu

ÊßÝøóÃó Ýì ãÔíÊå

Eş, denk

ÇáßõÝúÁõ (Ì) ÃßúÝóÇÁñ æ ßöÝóÇÁñ

Eş, benzer Çadırın alt örtüsü

ÇáßöÝÇÁõ (Ì) ÃßúÝöÆóÉ

Eş, denk Ehliyet Yeterlik

ÇáßóÝÇÁóÉ

Alt-üst olmak Süratle uçmak.(-o):Geri çevirmek.(-o,ila): Kendininkine katmak.(-o): Parçalarını bir araya getirmek Eteğini sıvamak Canını almak

ßóÝóÊ ÇáÔìÁõ ÜÜÜöÜÜ ßóÝúÊðÇ

Ölü ve diriyi kendisinde toplayan yer Üzerinde bir şey toplanan yer

ÇáßöÝóÇÊ

Örtüsünü açmak Yüz yüze gelmek Atın gemini çekmek.(-bi):Vurmak

ßóÝóÍó ÇáÔìÁó ßóÝúÍðÇ

Geri çevirdi

ÃóßúÝóÍó ÝáÇäðÇ Úäå

Yüz yüze geldi Mukavemet etti, karşı durdu Bizzat yaptı

ßÇÝóÍóåõ

Dövüştü Vuruştu Dalgalandı

ÊóßÇÝóÍ

Eş, denk Birden gelen misafir

ÇáßóÝöíÍõ

İslamı inkar etmek, gavur olmak Nimete nankörlük etmek.(-bi): Kaçınmak Uzak kalmak(-o,alâ): Örtmek

ßóÝóÑó ÇáÑøóÌõáõ ÜÜÜõÜÜ ßõÝúÑðÇ æ ßõÝúÑóÇäðÇ

Tekfir etti İtaatsizliğe mecbur etti

ÇóßúÝóÑó ÛóíÑóå

Elini göğsüne koyup saygı gösterdi.(-o): Örttü Küfre nispet etti, Kafir oldun dedi.(-an o): Günahlarını örttü, afetti

ßÝøóÑó áÓíøöÏå

Yemininin kefaretini verdi

æ Ü Úä íãíäå

Örtündü, giyindi

ÊóßóÝøóÑøó ÈÇáÔìÁ

Çiçek tomurcuğunun yuvası, kapçık Karanlık Issız ve uzak yer Bir yerde kalan, gizlenen Allah’a inanmayan

ÇáßÇÝöÑõ (Ì) ßæÇÝöÑ æ ßõÝøóÇÑ

Karanlık Kabir Toprak Uzak yer Küçük koy Kısa ve kalın ağaç

ÇáßóÝúÑõ (Ì) ßõÝõæÑñ

Bazı günahlara karşı konmuş ve ibadetlerle yerine getirilen ceza

ÇáßÝøóÇÑóÉõ

Vazgeçmek.(-o): Elbiseyi dikmek Birleştirmek, bağlamak

ßóÝøó Úä ÇáÇãÑ ÜÜÜõÜÜ ßóÝøðÇ

Kör oldu

æ Ü ÈÕóÑõå æ ßõÝø ÈóÕóÑõå

El açtı, dilendi Kurudu Vazgeçti.(-o): Avuçladı Sordu

ÊóßóÝøóÝó

Elbiseye kenar geçirdi

ßÝøóÝó ÇáËæÈó

Yuvarlak oldu Karıştı, birbirine girdi.(-o,bi): Etrafını sardı.(-o): Elini kaşı üzerine koyup baktı Avucu ile aldı El açtı.(-o an): Vazgeçmesini istedi

ÇÓúÊóßóÝøó ÇáÔìÁõ

Hep, hepsi

ßÇÝøÉ

Aynı miktarda olan Ancak yeten

ÇáßóÝóÇÝõ

Çevre, kenar

ÇáßöÝÇÝõ (Ì) ÃßöÝøóÉñ

Avuç içi, el ayası

ÇáßóÝøõ (Ì) ßõÝæÝ æ ÃßõÝñø

Yuvarlak şey Terazi kefesi Vucuttaki yuvarlak dövme Tuzak Su çukuru

ÇáßöÝóøÉõ (Ì) ßöÝóÝñ æ ßöÝÇÝñ

Kenar, çevre Etek Zırhın alt kısmı

ÇáßõÝøóÉ (Ì) ßõÝóÝñ æ ßöÝóÇÝñ

Orucu peşi peşine tutmak Orucunda konuşmamaya aht etmek Katıksız ekmek yemek.(-o,bi): Kefil olmak Taahüt etmek

ßóÝóáó ÝáÇäñ ÜÜÜõÜÜ ßóÝúáÇð æ ßõÝõæáÇð

S.müş.(-o):Bakmak, beslemek

Ýåæ ßÇÝáñ (Ì) ßõÝøóáñ æ åæ æ åì ßÝíáñ (Ì) ßõÝóáÇóÁ

Ödetti.Baksın,gözetsin diye verdi.

ÃßúÝóáó ÝáÇäðÇ ÇáãÇáó

Akit yaptı, ahidleşti. Komşu oldu.

ßÇÝóáóåõ

Ödetti. (-o): Kefil yaptı.

ßóÝøóáó ÝáÇäðÇ ÇáãÇáó

Mes’uliyetini üzerine aldı. (-o): Denkleştirdi.

ÊóßóÝøóáó ÈÇáÔìÁ

İnsan ve hayvanın kaba eti.

ÇáßóÝóáõ (Ì) ÃßúÝÇáñ

Nasip, pay. Denk. Kat. Boyunduruğun altına konan keçe. Başkalarına angarya olan kişi.

ÇáßöÝúáõ (Ì) ÃßúÝóÇáñ

Denk, eş. Kefil. Borcu üzerine alan.

ÇáßÝíá (Ì) ßÝóáÇÁ

Yün eğirmek. Kefenlemek. Hamuru ateşe gömmek.

ßóÝóäó ÇáÕæÝó ÜÜÜöÜÜ ßóÝúäðÇ

Kefen.

ÇáßÝóäõ (Ì) ÃßÝóÇä

Yetmek, kafi gelmek. Yerine geçmek. İhtiyacını gidermek. Korumak.

ßÝÇåõ ÇáÔìÁõ ßöÝÇíÉ

Yetindi. Gücü yetti.

ÇßúÊóÝì ÈÇáÔìÁ