S.müş. 

و هو كَثَّاب و كَسُوبٌ

Gayret etti Kazandı Yüklendi

أكْتَسَبَ

Kazanç

الكَسْب

Nebati yağ Yağı çıkarılmış pamuk, keten ve susam küspesi

الكُسْب

Köse. Eksik dişli Ağır ayaklı

الكَوْسَج (ج) كَوَاسِجُ

Alıp götürdü

اكتَسَحَ الشىءَ

Süpürüntü

الكُسَاحة

Süpürge

المِكْسَح و المِكْسَحَةُ

Revaçtan düşmek Pazar durgun olmak

كَسَدَ الشىءُ ـــُــ كَسادًا و كُسُودًا

s. müş.

فهو كاسد و كَسِيد

Göz kırpmak.(-o): Kırmak Kuş konmak için kanatlarını birleştirmek Yenmek Kesre koymak

كَسَرَ فلانٌ من طَرْفه و على طرفه

Parçaladı Mükesser cemi yaptı

كَسَّرَ الشىءَ

Kırıldı Gevşedi Yenildi Dağıldı Bozuk oldu

انْكَسَرَ

Kırıntı

الكُسار و الكُسارة

Köşe kenar

الكِسْر (ج) أكسار و كسور

(=):Az şey Kesir

الكَسرْ (ج) كُسُور

Kırılmış parça

الكِسْرَة (ج) كِسَرٌ

At kuyruğunu bacaklarının arasına soktu

اكْتَسَعَتِ الخيلُ

Alında beyaz nokta Kuyruk altındaki beyaz tüy Ekmek kırıntısı

الكُسْعَةُ (ج) كُسَع

Güneş tutulmak Yüz sararmak Göz yummak. Göz açılmamak Rahatsız ve üzgün olmak Muaffak olamamak.(-o): Örtmek Kesmek

كَسَفَتِ الشَّمسُ ـــِــ كُسُوفًا

Korkunç Şiddetli

الكَاسِف

Parça

الكِسْفَة (ج) كِسْف و كِسَف

Tembellik etmek

كَسِلَ عن الشىء ـــَــ كَسَلاً

S.müş.

فهو كَسِلٌ و كَسْلان (ج) كَسالَى وكَسْلَى و هى كَسِلةٌ و وكَسْلى و كَسْلانة

Tembellik gösterdi

تكاسَلَ

Elbise vermek Elbise giydirmek

كسا فلانًا ثوبًا ـــُــ كَسْوًا

Giyinmek

كَسِى ـــَــ كَسًا

Giyindi Örtündü

اكْتَسى

Elbise

الكِسَاء (ج) أكْسِية

(=)

الكُسْوَة (ج) كُسًا