Üstün gelmek, yenmek Zorla istediğini yapmak

ÞóåóÑå ÜÜÜóÜÜ ÞóåúÑðÇ

Allah’ın isimlerinden En üstün, üstünlüğüne sınır olmayan

ÇáÞóåøÇÑ

Hükümdarın vekil-i hâssı.

ÇáÞóåÑóãÇä

Bakmadan geri gitti

ÞóåúÞóÑ

(=)Yenilmiş olarak döndü

ÊóÞóåúÞÑ

Geri geri gidiş

ÇáÞóåúÞóÑóì

Duyulacak şekilde güldü

ÞóåúÞóåó

Şarap. Halis süt Kahve Güzel koku Bolluk, bereket Kahvehane

ÇáÞóåúæÉ

Kahvehane 

ÇáãóÞúåì

Mikdar Yayın kabzası ile ucu arasındaki mesafe 

ÇáÞóÇÈõ

Birbirine çok yakın

ÈíäóåõãÇ ÞÇÈõ ÞóæúÓò

Ölmeyecek kadar yiyecek vermek Geçindirmek. 

ÞÇÊ ÇáÑøóÌõáó ÜÜÜõÜÜ ÞóæúÊðÇ

Yiyecek verdi Yapabildi

ÃÞÇÊóåõ

Yiyecek ve rızık edindi Ateşe odun attı, üfledi

ÇÞÊÇÊ ÇáÔìÁó

Yedi

ÊÞæóøÊó ÈÇáÔìÁ

Yaşamak için gerekli yiyecek.

ÇáÞøõæÊ (Ì) ÃÞúæóÇÊ

(=)

ÇáÞöíÊ æ ÇáÞíÊóÉ

Allah’ın isimlerinden Muktedir Herkese rızık veren

ÇáãõÞöíÊ

Hayvanı yularından çekmek yedmek Götürmek Kumanda etmek

ÞÇÏ ÇáÏøóÇÈÉó ÜÜÜõÜÜ ÞóæúÏðÇ æ ÞöíóÇÏðÇ æ ÞöíóÇÏóÉð

Çekmesi için atı verdi Maktûle karşı katili öldürdü

ÃÞÇÏóå ÎíáÇð

Çekene tabi olup gitti Boyun eğdi Yol düzgün ve doğru oldu

ÇäÞÇÏ

Hayvan çekicisinin arkasından gitti Boyun eğdi Katilin maktûle karşı öldürülmesini istedi.(-min): intikam aldı

ÇÓÊÞÇÏÊ ÇáÏøóÇÈøóÉõ

Kumandan, şef Dikdörtgen şeklinde tepe ve arazi

ÇáÞóÇÆÏõ (Ì) ÞÇÏóÉñ æ ÞõæøóÇÏñ

Kısas. 

ÇáÞóæóÏ

Mahabbat dellalı, kavat

ÇáÞóæøóÇÏ

Hayvanı çekmeye yarayan yular, ip

ÇáÞöíóÇÏõ

(=)

ÇáãöÞúæóÏ (Ì) ãÞÇæöÏõ

Ortasını yusyuvarlak oydu

ÞóæøóÑ ÇáÔìÁó

Zift

ÇáÞÇÑ

Yuvarlak ve yüksek dağ Tepe Siyah kayalık

ÇáÞóÇÑóÉõ (Ì) ÞóÇÑñ æ ÞõæÑ æ ÞíÑÇä

Oyma aleti

ÇáãöÞúæóÑÉ

Eğri ve kavisli oldu Buluttan yağmur boşandı.(-o): Kavisli yaptı

ÞóæøóÓ ÇáÔìÁõ

Yay Daire kesiti Arşın Bir burç

ÇáÞóæúÓ (Ì) ÃÞæÇÓ

Eleğim sağma, gök kuşağı Tak

ÞóæÓ ÞõÒóÍó

Yıkmak

ÞÇÖ ÇáÈäÇÁó ÜÜÜõÜÜ ÞóæúÖðÇ

Koyun sürüsü

ÇáÞóæúØ (Ì) ÃÞæÇØ

Etrafı tepelerle çevrilmiş ova Dip

ÇáÞÇÚ (Ì) ÃÞúæÇÚñ æ ÞöíÚÇä æ ÞöíÚñ æ ÞöíÚóÉ

Avlu, salon

ÇáÞÇÚóÉõ (Ì) ÞÇÚÇÊñ

İzini takip etmek

ÞÇÝ ÃËÑóå ÜÜÜõÜÜ ÞóæúÝðÇ æ ÞöíÇÝÉ

İz takibi mütehassısı

ÇáÞÇÆÝ (Ì) ÞÇÝóÉñ

Mısır ve iskenderiyye meliklerinin lakabı Siyah-beyaz renkli kuş

ÇáãõÞóæúÞöÓõ

Söylemek, konuşmak.(-li): Hitabetmek, söylemek.(-alâ): İftira etmek.(-an): Haber vermek.(-fi): İçtihat etmek, rey ileri sürmek.(-bi): Görüşü kabullenmek

ÞÇá ÜÜÜõÜÜ ÞóæáÇð æ ãóÞÇáÇð æ ãÞÇáÉð

Söyletti Söyledi Diye iddia etti Söz öğretti

ÃÞúæóáóå ãÇáã íóÞõá

Münakaşa etti Mukavele ile iş gördü 

ÞÇæáóå Ýì ÇáÇãÑ

iftira etti

ÊÞæøóá Úáíå ÞóæúáÇð

Geveze

ÇáÊøöÞúæóÇáÉ

Dedikodu

ÇáÞóÇáóÉõ

Söz Görüş İnanç

ÇáÞóæúá (Ì) ÃÞúæÇá æ ÃÞÇæíá

Söz. Dedikodu

ÇáÞöíá æ ÇáÞÇá

Bey, reis

ÇáÞíáõ (Ì) ÇÞúÈóÇá

Söz Görüş Mezhep Makale

ÇáãóÞÇáÉ

Müteahit

ÇáãõÞÇæá

Geveze

ÇáãöÞúæóÇá

(=)Dil

ÇáãöÞúæóá (Ì) ãóÞóÇæöáõ

Kalkmak. Ayakta durmak Düzelmek Terazinin dili ortaya gelmek.(-alâ): Devam ve sebat etmek.(-li): İdaresini üzerine almak

ÞÇã ÜÜÜõÜÜ ÞæúãðÇ æ ÞíÇãðÇ æ ÞæúãÉ

İkâmet etti,durdu.(-o min): Yerinden ayırdı.(-o): Devam ettirdi Hakkını vererek yaptırdı Doğrulttu ve düzeltti Tatbik sahasına koydu.

ÃÞÇã ÈÇáãßÇä

Namaz için seslendi, kamet getirdi

æ Ü ááÕáÇÉ

Koyun topalladı.(-o): Eğrisini düzeltti Kıymet ve fiyat koydu

ÞæøãÊ ÇáÔÇÉõ

Düzeldi, doğruldu Tam oldu

ÇÓÊÞÇã ÇáÔìÁõ

Kılınç kabzası

ÞÇÆã ÇáÓíÝ

Su deposu

ÞÇÆã ÇáãÇÁ

Kılınç kabzası Liste

ÇáÞÇÆãÉ

Canlının ayakları Masa vb Ayakları

ÞæÇÆã ÇáÏøóÇÈÉ

Boy

ÇáÞóÇãóÉ (Ì) ÞÇãÇÊ æ Þöíóãñ

Orta, mutedil Tam. 

ÇáÞóæóÇã

Düzen dayanak, destek İnsanı ayakta tutan gıda Düzenleyen durduran

ÇáÞöæÇã

Akraba, yakaın, eş dost Millet

ÇáÞóæúã (Ì) ÃÞæÇãñ

Kalkınma Boy Namazda ayakta duruş 

ÇáÞóæúãóÉ

Milli Milliyetçi

ÇáÞóæãöìø

Milliyetçilik 

ÇáÞóæúãöíøÉ

Mûtedil, tam Boyu güzel

ÇáÞóæöíã (Ì) ÞöæÇãñ