Ayıp ve kusurunu ortaya koydu, rezil etti. Açıkladı, ortaya çıkardı. |
ÝóÖóÍóå ÜÜÜóÜÜ ÝóÖúÍðÇ |
Rezalet, ayıp; bunlarla tanınma. |
ÇáÝóÖöíÍóÉõ (Ì) ÝÖÇÁÜÍ |
Kırmak, yarmak. Göz çıkarmak. Şırasını çıkarmak. |
ÝóÖóÎó ÇáÔìÁ ÇáÃÌæ Ýó ÜÜÜóÜÜ ÝóÖúÎðÇ |
Yarıldı, kırıldı. Genişledi. Çok ağladı. Gözü çıktı. |
ÇäúÝóÖóÎó |
Üzüm şırası. Hurmadan yapılan bir nevi içki. Sulanmış süt. |
ÇáÝóÖöíÎ |
İçinde nebiz yapılan kap. Geniş kova. |
ÇáãöÝúÖóÎóÉõ (Ì) ãÝÇÖÎ |
Ayırmak. Dağıtmak. Silmek, kazımak. Dökmek. Delmek. |
ÝóÖøó ÇáÔìÁ ÜÜÜõÜÜ ÝóÖøóÇ |
Gümüşle kapladı. |
ÝóÖóÖøó ÇáÔìÁ |
Kırıntı. |
ÇáÝõÖóÇÖóÉ æ ÇáÝóÖóÖõ |
Üst üste yığılmış taş parçaları. Yüksek kayalık. |
ÇáÝóÖøóÉõ ÝöÖóÇÖ |
Gümüş. |
ÇáÝöÖøóÉ (Ì) ÝöÖóÖñ æ ÝöÖóÇÖ |
Çok su. Cömert adam. Geniş elbise. Müreffeh hayat. |
ÇáÝóÖúÝÇÖ |
Bol yağmurlu bulut. |
ÇáÝÖúÝÇÖÉ |
Fazla gelmek, artmak. (-o, alâ): Fazilette üstün gelmek. |
ÝóÖóáó ÇáÔìÁ ÜÜÜõÜÜ ÝõÖõæ áÇð |
Güzel ahlâk sahibi olmak. |
ÃÝúÖóáó ÇáÔìÁ ÜÜÜõÜÜ ÝõÖõæ áÇð |
İyilik etti. (-min): Artırdı. (-alâ): üstün geldi. |
ÃÝúÖóáó Úáíå |
Üstün tuttu. |
ÝóÖóøáó Úáì ÛíÑå |
Gecelik veya önlük giydi. (-alâ): İyilik etti. Fazilet iddia etti. Üstünlüğü sabit oldu. |
ÊóÝóÖøóáó |
Fazla. Faziletli. |
ÇáÝÇÖá |
Büyük nimet. Arazi geliri. Kâr. |
ÇáÝÇÖöáÉ (Ì) ÝóæóÇÖöáõ |
Gecelik. Önlük. |
ÇáÝöÖóÇá |
Artık. |
ÇáÝõÖóÇáÉ |
Karşılıksız iyilik. Fazlalık. Artık. |
ÇáÝóÖúáõ (Ì) ÝõÖñæá |
Artık. İdrar, ter v.b. |
áÝóÖøóáóÉ (Ì) ÝóÖóáÇÊ æ ÝöÖóÇá |
Faydasız şey. Kendini ilgilendirmediği şeye karışma. Vücuttan kendiliğinden çıkan şeyler. |
ÇáÝõÖõæá |
Kendisini ilgilendirmeyen boş işlerle uğraşan. Başkası namına, onun vekili, vasisi, velisi olmadan iş yapan. |
ÇáÝõÖõæ áì |
Güzel huyda üstün derece. Bir şeyin meziyeti, vazifesi. |
ÇáÝóÖöáóÉõ (Ì) ÝÖóÇÁÜá |
Boş olmak. (-bi): Çok olmak. (-o): Parasını cüzdanına koymamak. |
ÝóÖóÇ ÇáãßÇä ÜÜÜõÜÜ ÝóÖóÇÁ æ ÝõÖõæøóÇ |
Boş oldu. Boşluğa çıktı. (-ilâ): Ulaştı. (-bi ilâ): Vardırdı, nihayet … olmasına sebep oldu. (-ilâ bi): gizli olarak söyledi, bildirdi. (-ilâ): Baş başa kaldı. (-o): Genişletti, tahliye etti. |
ÃÝúÖóì |
Geniş arazi. Issız yer. Geniş avlu. Feza. |
ÇáÝÖÇÁ (Ì) ÃÝøóÖöíóÉñ |