Sabahın aydınlığı kaplamak.

فَصَحَهُ الصبْحُ ـ فَصْحًا

Süt süzülmüş, kaymağı alınmış olmak. Açık ve düzgün konuşmak.

فَصُحُ اللبنُ ـــُــ فَصْحًا و فَصَاحَةً

S. müş.

فهو فَصْحٌ (ج) فصاحٌ و هو فصصيحٌ (ج) فُصَاء و هى فصيحة (ج) فَصأئحُ

Sabah aydınlandı. İş ortaya çıktı. Hava açıl oldu. (-an): Açıklandı. Hıristiyanların büyük bayramı geldi.

أفْصَحَ الصبحُ

Açıklama. Sözün düzgün ve açık olması.

الفَصاحة

Açık hava. Yahudilerin Mısır’dan çıkışlarını yad ettikleri bayram. Hıristiyanların itikatlarına göre Hz. İsa’nın diriliş gününü yad ettikleri büyük bayram.

الفِصح

Damarı yarmak. Kan almak.

فَصَدَ المِرقَ ـــِــ فَصْدًا و فِصادً

(=) Az su ile ıslattı.

فَصَّدَ الشىء

Aktı.

تَفَصَّدَ

Hacamat âleti.

المِفْصَدُ

Mafsal. Yüzük kaşı. Sarımsak, limon v.b. dilimi. Gözün karası. Bir şeyin hakikat ve mahiyeti. Kesme ve ayırma yeri. Kabarcık.

الفِصّ (ج) فُصوص و أفُصىٌ

Üzümün tanesi küçük çıkmak. (-an): Ayrılmak.

فَصَلَ الكَرْمُ ـــُــ فُصُو لاً

Ayırmak, hükme bağlamak. (-o, an): Ayırıp uzaklaştırmak. (-o): Kesmek.

و ـ بين الشيـءـين ـــَــ فَصْلاً و فُصُو لاً

Fasıllara ayırdı. Açıkladı. Parçaladı. Elbiseyi biçti.

فَصَّلَ الشىء

Kat’ileşmiş.

الفاصِل

Gerdanlıkta aralıklı olarak dizilen boncuk. v.b. Virgül.

الفاصلة (ج) فَوَاصِلُ

Çocuğu sütten kesme.

الفِصال

Aralık, mesafe. Engel. Mafsal. Bir şeyin fer’i. Mevsim. Fasıl. Temsil perdesi. Sınıf. Kesin ve gerçek söz.

الفَصْل (ج) فصول

Bir yerden diğer yere nakledilen hurma. İktibas edilmiş makale v.b. Virgül.

الفَصْلَة

Noktalı virgül.

فَصْلةَ منقو طة

Anasından ayrılmış deve yavrusu. Alçak duvar.

الفَصِيلُ

Vücudun uzuvlarından bir parça. Baldır etinden bir parça. Baba tarafından yakın akraba. Familya. Üç mangalık asker gurubu.

الفَصِيلَةُ

Hâkim, kadı. Doğru ile yanlışı birbirinden ayıran kesin söz.

الفَيْصَلُ (ج) فياصِلُ

Kur’an’ın son yedide biri.

المُفْصّضلُ

Kapı menteşesi.

المُفَصَّلةُ

Mafsal. Birikmiş sert taşlar.

المَفْصِيلُ (ج) مفاصل

Koparmaksızın kırmak. Çözmek. Eğmek.

فَصَمَ الشىء فَصْمًا

Ayırmak. İzale etmek, gidermek.

فَصَى الشىء من الشىء وعنه ـ فَصْيًا

Kurtuldu. – Yağmur kesildi. (-an): Soğuk veya sıcak gitti. Avcı avlayamadı.

أفْصَى من الأمر

Kurtuldu. (-o): Nihayetine vardı.

تَفَصَّى من الشىء و عنه