|
Sabahın aydınlığı kaplamak. |
ÝóÕóÍóåõ ÇáÕÈúÍõ Ü ÝóÕúÍðÇ |
|
Süt süzülmüş, kaymağı alınmış olmak. Açık ve düzgün konuşmak. |
ÝóÕõÍõ ÇááÈäõ ÜÜÜõÜÜ ÝóÕúÍðÇ æ ÝóÕóÇÍóÉð |
|
S. müş. |
Ýåæ ÝóÕúÍñ (Ì) ÝÕÇÍñ æ åæ ÝÕÕíÍñ (Ì) ÝõÕóÇÁ æ åì ÝÕíÍÉ (Ì) ÝóÕÃÆÍõ |
|
Sabah aydınlandı. İş ortaya çıktı. Hava açıl oldu. (-an): Açıklandı. Hıristiyanların büyük bayramı geldi. |
ÃÝúÕóÍó ÇáÕÈÍõ |
|
Açıklama. Sözün düzgün ve açık olması. |
ÇáÝóÕÇÍÉ |
|
Açık hava. Yahudilerin Mısır’dan çıkışlarını yad ettikleri bayram. Hıristiyanların itikatlarına göre Hz. İsa’nın diriliş gününü yad ettikleri büyük bayram. |
ÇáÝöÕÍ |
|
Damarı yarmak. Kan almak. |
ÝóÕóÏó ÇáãöÑÞó ÜÜÜöÜÜ ÝóÕúÏðÇ æ ÝöÕÇÏð |
|
(=) Az su ile ıslattı. |
ÝóÕøóÏó ÇáÔìÁ |
|
Aktı. |
ÊóÝóÕøóÏó |
|
Hacamat âleti. |
ÇáãöÝúÕóÏõ |
|
Mafsal. Yüzük kaşı. Sarımsak, limon v.b. dilimi. Gözün karası. Bir şeyin hakikat ve mahiyeti. Kesme ve ayırma yeri. Kabarcık. |
ÇáÝöÕø (Ì) ÝõÕæÕ æ ÃÝõÕìñ |
|
Üzümün tanesi küçük çıkmak. (-an): Ayrılmak. |
ÝóÕóáó ÇáßóÑúãõ ÜÜÜõÜÜ ÝõÕõæ áÇð |
|
Ayırmak, hükme bağlamak. (-o, an): Ayırıp uzaklaştırmak. (-o): Kesmek. |
æ Ü Èíä ÇáÔíÜÁÜíä ÜÜÜóÜÜ ÝóÕúáÇð æ ÝõÕõæ áÇð |
|
Fasıllara ayırdı. Açıkladı. Parçaladı. Elbiseyi biçti. |
ÝóÕøóáó ÇáÔìÁ |
|
Kat’ileşmiş. |
ÇáÝÇÕöá |
|
Gerdanlıkta aralıklı olarak dizilen boncuk. v.b. Virgül. |
ÇáÝÇÕáÉ (Ì) ÝóæóÇÕöáõ |
|
Çocuğu sütten kesme. |
ÇáÝöÕÇá |
|
Aralık, mesafe. Engel. Mafsal. Bir şeyin fer’i. Mevsim. Fasıl. Temsil perdesi. Sınıf. Kesin ve gerçek söz. |
ÇáÝóÕúá (Ì) ÝÕæá |
|
Bir yerden diğer yere nakledilen hurma. İktibas edilmiş makale v.b. Virgül. |
ÇáÝóÕúáóÉ |
|
Noktalı virgül. |
ÝóÕúáÉó ãäÞæ ØÉ |
|
Anasından ayrılmış deve yavrusu. Alçak duvar. |
ÇáÝóÕöíáõ |
|
Vücudun uzuvlarından bir parça. Baldır etinden bir parça. Baba tarafından yakın akraba. Familya. Üç mangalık asker gurubu. |
ÇáÝóÕöíáóÉõ |
|
Hâkim, kadı. Doğru ile yanlışı birbirinden ayıran kesin söz. |
ÇáÝóíúÕóáõ (Ì) ÝíÇÕöáõ |
|
Kur’an’ın son yedide biri. |
ÇáãõÝúÕøÖáõ |
|
Kapı menteşesi. |
ÇáãõÝóÕøóáÉõ |
|
Mafsal. Birikmiş sert taşlar. |
ÇáãóÝúÕöíáõ (Ì) ãÝÇÕá |
|
Koparmaksızın kırmak. Çözmek. Eğmek. |
ÝóÕóãó ÇáÔìÁ ÝóÕúãðÇ |
|
Ayırmak. İzale etmek, gidermek. |
ÝóÕóì ÇáÔìÁ ãä ÇáÔìÁ æÚäå Ü ÝóÕúíðÇ |
|
Kurtuldu. – Yağmur kesildi. (-an): Soğuk veya sıcak gitti. Avcı avlayamadı. |
ÃÝúÕóì ãä ÇáÃãÑ |
|
Kurtuldu. (-o): Nihayetine vardı. |
ÊóÝóÕøóì ãä ÇáÔìÁ æ Úäå |