Söz veya iş çok çirkin olmak. Had ve ölçüyü aşmak.

فَحَشَ القَولُ و الفعلُ ـــُــ فَحشًا

Çirkin iş yaptı, çirkin söz söyledi.

أفْحَشَ

Çirkin iş yapan, çirkin söz söyleyen. Yüz kızartıcı iş ve söz.

الفَاحِشَةُ (ج) فَوَاحِشُ

Çirkin, yüz kızartan söz ve iş.

الفُحْشُ

(=)

الفَحْشّاءُ

Bağırtlak kuşu v.b. yumurtlamak için kendisine yer yapmak. (-an) : Bir şeyi derinliğine incelemek. (-o) : Kazmak. Meydana çıkarmak. Muayene etmek. Anlamak için üzerine eğilmek.

فَحَصَتِ القَطَاةٌ ـــَــ فَحْصًا

Folluk.

الأفْحُوصُ (ج) أفاحيص

Gamze.

الفَحْصَةُ

İş büyüdü, güçleşti. Ağaç meyveden kesildi. Hurma erkekleşti.

اسْتَفْحَلَ الأمرُ

Erkeklik.

الفِحالَةُ

Erkek hurma ağacı.

الفُحَّالُ (ج) فَحاحِيلُ

Erkek ve kuvvetli hayvan. Döl hayvanı.

الفَحلُ (ج) فُحولٌ و أفْحُلٌ

Şiir ve ilmin üstün kişileri, ileri gelenleri.

فُحولُ الشَّعرِ أو العِلم

Çocuğun ağlamaktan sesi ve nefesi kesilmek. Susmak, cevap verememek.

فَحَمَ الصبِىّ ـــَــ فَحْمًا و فُحُو مًا

Karanlığa girdi. (-o) : Ağıt çocuğun sesi ve nefesini tıkadı. Hasmı susturdu, cevaptan âciz bıraktı. Faaliyetini engelledi.

أفْحَمَ

Ağaç kömür oldu. (-o) : Kömür yaptı. Siyahlaştırdı.

فَحَّمَ

Simsiyah.

الفاحِمُ

Kömürcü.

الفَحَّامُ

Kömür.

الفَحْمُ (ج) فِحَامٌ و فُحُومٌ

Taş kömürü.

الفحم الحجرىّ

Simsiyah.

الفَحِيمُ

Söyleyenin sözden kastettiği mana.

الفَحْوَى (ج) فَحَاوٍ و فَحَاوَى

Süzülmemiş bal.

الفَحْوَةُ

Üveyik kuşu.

الفَاحِشَةُ (ج) فواخت