Kın.

ÇáÛöãÏ (Ì) ÛõãõæÏñ æ ÃÛãÇÏ

Örtmek, kaplamak.

ÛóãóÑóåõ ÜÜÜõÜÜ ÛóãúÑðÇ

Su çoğalıp taşmak. Kişi ham ve tecrübesiz olmak.

ÛóãõÑó ÇáãÇÁ ÜÜÜõÜÜ ÛóãÇÑÉ æÛõãõæ ÑÉ

Kendisini tehlikeye attı.(-o) : kıyasıya dövüştü.

ÛÇãóÑó ÝáÇäñ

Harap.

ÇáÛóÇãöÑõ

İçine düşen şeyi yutan çok su. Geniş. Büyük. Tecrübesiz.

ÇáÛóãúÑõ (Ì) ÛõãæÑ æ ÃÛãÇÑ

Sıkıntı, şiddet. Sapıklık. Çok su.

ÇáÛóãúÑóÉõ (Ì) ÛõãóÑñ æ ÛöãÇÑ æ ÛóãóÑóÇÊ

At eğri basmak.(-bi) : Jurnal etmek. (-alâ) : Kötülemek.(-o) : Eliyle yoklamak. Göz kırpmak. Zile basmak.

ÛóãóÒóÊ ÇáÏÇÈÉõ ÜÜÜöÜÜ ÛóãúÒÇð

Endamı güzel kız. Gamze.

ÇáÛóãóÇÒóÉ

Yıldız batmak. Girmek.(-o) : Batırmak, suya sokmak.

ÛóãóÓó ÇáäøóÌã ÜÜÜöÜÜ Ûõãõæ ÓðÇ

Yalan yere yapılan yemin.

Çáãöíä ÇáÛãæ Ó

Yer çok çukur olmak. Gizli kapalı olmak. Ev yoldan uzak olmak. Uyumak.

ÛóãóÖó ÇáãßÇä õ ÜÜÜõÜÜ Ûõãõæ ÖðÇ

(fî) : Fiyatını indirdi, ucuz verdi.(-an) : Vazgeçti. –Bilerek günah işledi.(-o) : gözünü kapadı. Doğru gördü.

ÃÛúãóÖóÊ

Gizli kapalı.

ÇáÛóÇãÖö

Küçümsemek. Küfran-ı nimet etmek. Suyu süratle yudumlamak.

ÛóãØó ÝáÇäñ ÝáÇäðÇ ÜÜÜöÜÜ ÛóãúØðÇ

Alçak arazi.

ÇáÛóãØ

Çiğ, rutubet.

ÇáÛóãóÞ

Hava kavurucu bir şekilde sıcak olmak.

ÛóãøÖ Çáíæ ãõ ÜÜÜõÜÜ ÛóãøóÇ æ Ûõãæ ãðÇ

Örtmek. Gizlemek. Gözünü bağlamak. Üzmek.

æ Ü ÇáÔìÁ ÜÜÜõÜÜ ÛóãøóÇ

Ay bulut gibi bir engelden dolayı görünmedi. Gizli kapalı kaldı.

Ûóãøó ÚÇáíå ÇáåáÇá

Bulut.

ÇáÛóãóÇãóÉ (Ì) ÛóãóÇÁÜãõ æ ÛóãÇã

Hayvanın gözüne veya ağzına bağlanan şey.

ÇáÛöãÇãÉ (Ì) ÛóãóÇÁÜã

Keder, üzüntü.

ÇáÛóãøó (Ì) Ûõãõæ ãñ

= Müphem, kapalı, dar.

ÇáÛõãóÉ (Ì) Ûõãøóãñ

Bayılmak. Bulutla kapalı olmak.

Ûõãöìó Úáíå Ûãøóì*

ÃÛúãóìó Úáíå

Baygınlık, bayılma.

ÇáÅÛãÇÁ

Tavan, çatı.

ÇáÛöãóÇÁ (Ì) ÃÛãíÉ