Sürü bir gün su içip bir gün içmemek. Gün aşırı ziyaret etmek, gelmek. Yemek bozulmak. Kalmak.

ÛóÈøóÊö ÇáãÇÔíÉõ Ýì ÇáæöÑÏ ÜÜÜöÜÜ ÛóÈøðÇ

Yalan şahitlik.

ÇáÊøóÛöÈóøÉõ

Akıbet, sonuç. Sonra. Uzak. Gün aşırı.

ÇáÛöÈøõ (Ì) ÃÛúÈÇÈñ

Sonuç.

ÇáãóÛóÈøóÉõ

Yudum.

ÇáÛõÈúÌóÉõ

Durmak, kalmak. Geçmek.

ÛóÈóÑó ÜÜÜõÜÜ ÛõÈõæÑðÇ

Tozlanmak. Toz renginde olmak.

ÛóÈöÑó ÇáÔìÁõ ÜÜÜóÜÜ ÛóÈóÑðÇ æÛõÈúÑóÉð

S. müş.

Ýåæ ÃÛúÈóÑõ æåì ÛóÈúÑóÇÁõ (Ì) ÛõÈúÑñ

Tozlandı. Tozlu oldu. Kıtlık oldu.

ÇÛÈóÑøó

Toz.

ÇáÛõÈÇÑ

Artık. Son.

ÇáÛõÈøóÑõ (Ì) ÛõÈøóÑóÇÊ

Toz. Kalıntı. Devenin ayak yarası.

ÇáÛóÈóÑ

Yer. Kıtlık (yılı).

ÇáÛóÈúÑóÇÁ

Toz.

ÇáÛóÈóÑóÉ

Gecenin sonu, karanlığı.

ÇáÛóÈóÔõ

Hayvanın etli olup olmadığını eliyle yoklamak. İmrenmek.

ÛóÈóØó ÇáÍíæÇäó ÜÜÜöÜÜ ÛóÈúØðÇ

Durumu iyi olmak.

ÛõÈöØó ÛöÈúØóÉð

Müreffeh ve neşeli oldu.

ÇÛúÊóÈóØó

(=)

ÇÛúÊõÈöØó

İyi hal. Bir kimsenin iyi haline imrenmek.

ÇáÛöÈúØóÉ

Hayvanın üzerine konan kadın mahfesi. Etrafı tepelerle çevrili ova. Dere. İki gözlü heybe.

ÇáÛóÈöíØ (Ì) ÛõÈõØñ

Akşamcı.

ÇáÛóÈúÞÇä æåì ÛóÈúÞóì (Ì) ÛóÈÇÞóì

Akşam içilen içki. Akşam sağılan süt.

ÇáÛóÈõæÞ (Ì) ÛóÈÇÆÞ

Aldatmak. Eksik vermek. İkinci defa dikmek. Kısaltmak için katlayıp dikmek. Saklamak, gizlemek. Farkına varmamak.

ÛóÈóäóåõ Ýì ÇáÈíÚ ÜÜÜöÜÜ ÛóÈúäðÇ

Kıyamet günü.

íæã ÇáÊøóÛÇÈä

Bir şey gizlenen yer. Elbisenin eteğinden kesilen kısım.

ÇáÛóÈóäõ

Koltuk altı. Uyluk altı.

ÇáãÛúÈöäõ (Ì) ãÛóÇÈöäõ

Gizli kalmak.(-o, an) : Anlayışsız ve geri kafalı olmak.

ÛóÈöìó ÇáÔìÁõ Úä ÝáÇä æ Úáíå æãäå ÜÜÜóÜÜ ÛóÈðÇ æ ÛÈÇæóÉð

S. müş.

Ýåæ ÛóÈöìñø (Ì) ÃÛÈíÇÁ

Gizledi. Kısalttı.

ÛóÈøóì ÇáÔìó

Gaflet, dalgınlık.

ÇáÛóÈúæóÉõ

Sağnak yağmur. Birden dökülen su. Toz toprak.

ÇáÛóÈúíóÉõ