Direk vurmak, direkle durdurmak. Üzmek. (-o,li,ila ) : Kasdetmek, karar vermek

عَمَدَ الشىء ـــِــ عَمْدًا

(o) : başa geçirdi, reis yaptı. Bend yaptı. Direkle durdurdu. Vaftiz etti

عَمَّدَ

Dayandı, yasladı. Güvendi. (-o) : Kasdetti. Yerine getirdi .

اعْتَمَدَ الشىءَ و عليه

Kasdetti

تَعَمَّدَ الشىءَ و له

Direk, vaftiz

العِمادُ (ج) عُمُد

Şerefli kumandan

فلان رفيع العِماد

Yüksek binalar. Dekanlık

العِمادَةُ (ج) عِماد

Dayanılan, güvenilen. Kumandan başkan

العُمْدة (ج) عُمَدٌ

Başkan, idareci. Kasırga

العَمُود (ج) أعمدة و عُمُدٌ و عَمَدٌ

Başkan idareci. Dekan. Hasta. Tuğgeneral. Aşık

العَمِيد (ج) عُمَدَاء

Vaftiz

المَعمُودِيّة

Uzun ömürlü olmak. Mal artmak. Ev meskun olmak. (-o) : Ömrünü uzatmak. Bir yerde oturmak. Mülkü idare etmek. Mamur hale getirmek

عَمَرَ الرجلُ ـــُــ عَمرًا

Mamur buldu. (-o) : Omresine yardım etti. Ömür boyunca verdi. İmar etti.

أعْمَرَ فلانٌ الأرضَ

Ömrünü uzattı. Evi mekûn kıldı. Bir yeri iskân etti. Ömür boyunca verdi.

عَمَّرَ اللهُ فلانً

(o) : başlık giydi. Omre yaptı. Kasdetti.

اعْتَمَرَ

Mamur hale getirtti. İmar etti. Sömürdü, müstemleke hale getirdi

اسْتَعْمَرَهُ

Başa giyilen sarık,takke vb. şemsiye süsü

العَمَار و العَمَارَة (ج) عَمَائرُ

Mamurluk. Bina. Kabilenin bir parçası. Bir çok kısımlarından meydana gelen büyük bina. Yapıcılık

العِمارة (ج) عَمائر

Hayat. Din. Diş eti. Uzun ağaç. İyi hurma. Kulağın üstüne takılan küpe

العَمْر (ج) أعمار و عُمُورٌ

Hayat, ömür. Diş eti

العُمْر (ج) أعمار وَ عُمُور

Hz. Ebubekir ve Ömer

العُمْرَانِ

Yapı yapma. Medeniyet

العُمْرَانُ

Arefe vakfı ve muayyen vakit olmaksızın yapılan hac. İç güveyilik

العُمْرَة (ج) عُمَرٌ

Ömürlük ömür boyunca

العُمْرِىّ

Oruç ve namazı çok

العَمّار

Müstemleke

المُستعمَرَة

Silinmek, yok olmak : (-o) : Gizlemek

عَمَسَ الكتابُ ـــُــ عَمْسًا

Güç iş. Şiddetli harp

العَمُوس و العَميِس (ج) عُمُسٌ

Kuyu derin olmak. Uzun veya uzak olmak

عَمُقَتِ البئرُ ـــُــ عُمْقاً و عُمُقاً عَمَاقَةً

S.müş

فهو عميق و هى عميقة (ج) عُمُقٌ

derinleştirdi

عَمَّقَ الشىءَ

(fi ) : inceledi, didikledi

تَعَمّقَ

Derinlik

العُمقْ (ج) أعماق

İş yaptı. Amel etti, tatbik etti. Vergi topladı : (-li, ala) : valilik yaptı

عَمِلَ ـــَــ عَمَلاً

Tahsildar tayin etti. Ücretini verdi. Çalıştırdı.

أَعْمَلَهُ

karşılıklı iş yaptı

عامله

İş verdi. Emir tayin etti

عَمَّلَه

Tahsildar tayin etti.çalıştırmakistedi. Kullandı

استعمله

İşçi. Zanaatkar. Zekat tahsildarı. Vekil-i umur. Mızrağın üst kısmı. Kelimenin sonuna tesir eden edat vb. müessir. Vali

العامل (ج) عُمَّالٌ و عَمَلَةٌ و عوامل

Ziraatte kullanılan hayvan. Mızrağın yukarı kısmı

العاملة (ج) عوامل

İş, vazife. Roman veya temsile konu olan olay

العَمَل (ج) أعمال

İş ücreti

العُمْلَة

İş yeri. Fabrika

المَعمَل (ج) معامل

Şamil olmak. Kaplamak. Uzamak. Amca olmak. (-o) : Sarık sarmak

عَمَّ الشىءُ ـــُــ عُمُومًا

Herkese iyilik yaptı

أعَمّ

(o) : idareyi teslim etti. Umumileştirdi. Sarık sardı.

عَمَّمَ

Sarık sarındı. Uzadı gelişti

اعْتَمَ

Büyük topluluk. Daha umumi.

الأعَمُّ

Genel, şamil

العامّ

Halk, sıradan adamlar

العامَّة (ج) عَوَامُّ

Avamca, halk konuşması

العامِّىُّ و العامّيّة

Sarık

العِمَامة (ج) عمائم

Amca. Büyük kalabalık. Uzun hurma ağacı

العَمُّ (ج) أعمام و عمومة

Hala

العَمّة (ج) عَمّات

Sarık şekli

العِمّة

Amcalık

العُمُومة

Çok, kalabalık. Tam, uzun

العَميم (ج) عُمٌّ

Umman devleti

عُمَان

Hayret, şaşkınlık, tereddüt. Hissizlik

العَمَهُ

Bulut vb den su akmak

عَمَى العَمَاءُ و الماءُ و غيرُه ـــِــ عَمْيًا

İki gözü kör olmak

عَمِىَ فلانٌ ـــَــ عَمًى

 

فهو أعَمى (ج) عُمْىٌ و عُمْيانٌ و هى عمياءُ

S.müş :Doğruyu görememek. Gizli kalmak. Sapmak

 (ج) عُمْى و هو عمٍ وهى عَمِيَةٌ

Kör göründü

تَعامَى

Bulut

العَمَاءُ

Azgınlık sapkınlık

العَمَاءة

Bilmece

المعمَّى (ج) معَمَّيات