Hazırlamak. Üst üste koyup yerleştirmek. Harp nizamına sokmak

ÚóÈóà -ÇáÔìÁ ÜÜÜóÜÜ -ÚóÈúÆðÇ

Önem vermedi, aldırmadı.

ãÇÚóÈóÃó -Èöåö

(o) :Kutulara yerleştirdi.

ÚóÈøóÃ

Bir nevi yelek.

ÇáÚóÈóÇÁ - (Ì) -ÃóÚúÈöÆóÉñ

(=)

ÇáÚóÈóÇÁóÉõ

Benzer, eş. Yük, ağırlık.

ÇáÚöÈúÁõ - (Ì) -ÃÚúÈóÇÁñ

Başlangıç. Çok su, sel. Suyun dalgalanması.

ÇáÚõÈóÇÈõ

Boş vakit geçirmek, oyalanmak.

ÚóÈöËó -ÜÜÜóÜÜ -ÚóÈóËðÇ

Boyun eğmek, itaat etmek, kulluk etmek.

ÚóÈóÏó -Çááåõ ÜÜÜõÜÜ -ÚÈóÇÏóÉð -æ -ÚõÈõæÏöíøóÉð

Köle olmak.

ÚóÈõÏó ÜÜÜõÜÜ -ÚõÈõæÏóÉð -æ -ÚõÈõæÏöíóøÉð

(o) : Köle edindi, köleye sahip oldu.

ÃÚúÈóÏó

Yolu düzeltti, yatıştırdı.İtaat altına aldı. Köle edindi. Ziftledi.

ÚóÈøóÏóåõ

İbadetle baş başa kaldı. (--o) : Köle edindi. İtaate çağırdı.

ÊóÚóÈóøÏó

Köle edindi.

ÇÚúÊóÈóÏóåõ -æ -ÇÓúÊóÚúÈóÏåõ

Kulluk ve ibadet eden.

ÇáÚÇÈöÏõ - (Ì) -ÚóÈóÏóÉñ -æ -ÚõÈóøÏñ -æ -ÚõÈøóÇÏñ

Ayçiçeği.

ÚóÈøóÇÏõ -ÇáÔøóãúÓö

Kul, köle.

ÇáÚóÈúÏõ - (Ì) -ÚÈíÏñ -æ -‘õÚõÈúÏóÇäñ

Kulluk

ÇáÚóÈúÏöíóÉõ -æ -ÇáÚõÈõæÏóÉñ

Kölelik.

ÇáÚõÈõæÏöíóøÉõ

İbadet yeri.

ÇáãÊÚóÈóøÏõ

(=)

ÇáãóÚúÈóÏõ - (Ì) -ãÚÇÈÏ

Ağlamak. Ölmek. (--o) : Bir kenarından öbür kenarına geçmek.İçinden okumak. Gözden geçirmek. Tabir etmek.

ÚóÈóÑó -ÝáÇäñ ÜÜÜõÜÜ -ÚóÈúÑðÇ

(an) : Sözle açıkladı. (--bi) : Sıkıntı verdi, güç geldi. (--o) : Öldürdü. Tabir etti. Ağlattı.

ÚóÈøóÑó

Denedi. (--min) : Hayret etti. (--bi) : İbret aldı. (--o) : Değer verdi, önem verdi.

ÇÚÊóÈóÑó -ÇáÔìÁ

Tahmin, takdir. Değer. Kredi.

ÇáÇÚÊÈÇÑõ

Yolcu.

ÚÇÈÑõ -ÓÈíáò

İfade, ….dan ibaret.

ÇáÚÈÇÑóÉõ

Yahudice.

ÇáÚÈúÑóÇäíøóÉõ

Göz yaşı.

ÇáÚÈúÑóÉõ - (Ì) -ÚöÈóÑñ

İbret, hayret.

ÇáÚöÈúÑóÉõ - (Ì) -ÚöÈóÑñ

Yahudi ferdi.

ÇáÚöÈúÑöìø

Misk. Esans.

ÇáÚóÈíöÑõ

Köprü. Kayık.

ÇáãöÚúÈóÑõ - (Ì) -ãÚÇÈöÑõ

Geçit.

ÇáãóÚúÈóÑõ - (Ì) -ãóÚóÇÈöÑõ

Çehre eğmek. Hava sıkıntılı olmak.

ÚóÈóÓó -ÝáÇä ÜÜÜöÜÜ -ÚóÈúÓðÇ -æ -ÚõÈõæÓðÇ

Kirlenmek. (--alâ,fî) : Üzerinde pislik kurumak.

ÚóÈöÓó ÜÜÜóÜÜ -ÚóÈóÓðÇ

Hayvanın kuyruğu etrafına yapışıp kuruyan pislik.

ÇáÚóÈóÓõ

Yarılmak, yırtılmak.(--o) : Boğazlamak. Yarmak, yırtmak. Kazmak. Toz kaldırmak. İstekle kendini harp meydanına atmak. Kusurlamak.

ÚóÈóØó -ÇáËæÈõ -Üö -ÚóÈóØóÇð

Sağlamken ölüverdi.

ÇÚÊõÈöØ

Çiğ, ham. Toy.

ÇáÚóÈíöÏõ - (Ì) -ÚõÈõØñ

Toyluk.

ÇáÚóÈóÇØÊõ

Yapışmak, bulaşmak. (--bi) : Bir yerde oturmak. Bir şeye düşkün olmak.

ÚóÈöÞó -Èå -ÇáÔìÁ -ÜÜÜóÜÜ -ÚóÈóÞÇð -æ -ÚÈóÇÞóÉð

Koku süründü.

ÊóÚóÈøóÞ

Parlak, üstün. Dahi. Efendi, büyük. Halis ipek. Yaygı.

ÇáÚóÈúÞóÑöìø

Üstünlük, deha. Büyüklük, parlaklık.

ÇáÚóÈúÞóÑöíÉ

Dolusu dolusunca.

ÚõÈõæóøÉ -ÇáÔìÁ