Doymak. Aşı tutmak. (--o, min) : Tadına bakmak, tatmak.

طَعِمَ ـــَــ طَعْمًا و طَعَامً

Tadı oldu. (--o) : Yedirdi. Rızık verdi. Aşı yaptı.

أطْعَمَ الشىء

Tadına baktı, tattı.yiyecek istedi.

استطْعَمَ الشىء

Yiyecek, gıda. Buğday.

الطَّعَامُ (ج) أطْعِمَةٌ

Nefis yemek. Tad.

الطَّعْمُ (ج) طُعُومٌ

Yiyecek balık oltasına takılan yem. Rüşvet. Hediye.

الطُّعْمُ (ج) طُعُومٌ و أطعامٌ

Yiyecek, rızık. Katık. Haraç. Ganimet. Kazanç yolu. Davet.

الطُّعْمَةُ (ج) طُعمٌ

Obur. Çok yediren ikram eden.

المِطْعَامُ (ج) مَطاعيم

Lokanta.

المَطْعَمُ (ج) مطَاعِمُ

Boğaz. Pençe.

المُطْعِمَةُ

Yaralamak. Kusurlamak. İtiraz etmek. (--fî) : Girmek. Yaşlanmak. Gitmek. (-o): Dürtmek, yaralamak.

طَعَنَ فيهِ و عليه بِلِسانهِ أو بقولِهِ ـــَــ طَعْنًا

Vebaya yakalandı.

طُعِنَ

Veba.

الطَّاعون (ج) طَوَاعِين

Mızrak v.b yarası.

الطَّعْنَةُ

Yaralamak. Yara. Kusur, eksiklik.

المَطْعَنُ (ج) مَطَاعِن