Küçük masa.

ÇáØøóÑÇÈíÒÉ

Olmak, meydana gelmek. Birden ortaya çıkmak.

ØóÑóà ÜÜÜóÜÜ ØóÑúÁóÇæ ØõÑõæÁóÇ

Sevinç veya kederden coşmak, sıçramak.

ØóÑöÈó ãäúåõ Ãæúáóåõ ÜÜÜóÜÜ ØóÑóÈðÇ

Şarkı söyledi, nağme yaptı. (--o) : Coşturdu.

ØóÑøóÈó

Coşkunluk, neş’e.

ÇáØøÑÈõ

Neş’eli, hafif.

ÇáØóøÑõæÈõ

Şarkıcı.

ÇáãõØúÑöÈõ

Torpido.

ÇáØøõÑúÈíÏõ

Fes v.b.

ÇáØøóÑúÈõæÔõ (Ì) ØÑÇÈíÔõ

Atmak. Çıkarmak. Uzaklaştırmak.

ØóÑóÍó ÇáÔìÁ æ Èå ÜÜÜóÜÜ ØÑúÍðÇ

Müzakere ve münazara ettiler.

ÊóØóÇÑóÍóÇ ÇáÍÏíËó æ äÍæå

Mesele, problem. Tez.

ÇáÃØúÑõÍóÉõ

Çıkarma işlemi.

ÇáØøóÑúÍõ

Taylasan. Gelin baş örtüsü ve tacı.

ÇáØøóÑúÍóÉ (Ì) ØöÑóÇÍñ

Kovmak, sürmek. Toparlamak. Bütün cüz ve fertlere şamil kılmak.

ØóÑóÏóåõ ÜÜÜõÜÜ ØóÑúÏðÇ

Hücum etti. Atıştı.

ØÇÑóÏóåõ

Peşi peşine geldi. Bir düzende oldu. Aktı. Beraber var veya yok oldu.

ÇØøóÑóÏó

Geri çekilip hücum etti. Bir konudan diğerine geçti.

ÇÓúÊóØúÑóÏó áå Ýì ÇáÍÑÈ

Kovulan, sürgün.Sonra doğan kardeş.

ÇáØøóÑöíÏõ

Parlak ve güzel olmak. Kıl bitmek. Bıyığı terlemek. El kesip düşmek. (--o) : Saç- sakal kesmek. Yarmak. Süslemek.

ØóÑøó ÜÜÜõÜÜ ØóÑøðÇ æ ØõÑõæÑðÇ

Elbiseye kenar süsü yaptı. Kakül bıraktı.

ØóÑøóÑó

Kesilmiş, kırpılmış. Kenar uç. Elbisenin saçaksız tarafı. Kakül.

ÇáØøõÑøóÉõ (Ì) ØõÑóÑñæ ØöÑÇÑñ

Yankesici.

ÇáØøóÑøóÇÑõ

Kakül.

ÇáØøóÑõæÑõ (Ì) ØõÑõæÑñ æØöÑóÇÑñ

Nakışladı, süsledi.

ØóÑøóÒó ÇáËøóæÈó æ ÛíÑóå

Üslup, model, şekil. İyi. Nakış. Nişan.

ÇáØøöÑóÇÒõ (Ì) ØõÑõÒñ æÃØúÑöÒóÉñ

Nakış, süs ve sırma yapan.

(ÇáØøóÑøóÇÒõ)

Göz oynamak, hareket etmek. Göz kapakları açılıp kapanmak.(--ilâ) : Bakmak. (--o) : Gözünü açıp kapamak, hareket ettirmek.Bakmak.

ØóÑóÝó ÇáÈÕÑõ ÜÜÜöÜÜ ØóÑúÝðÇ

Yeni, güzel ve kıymetli olmak.

ØóÑõÝó ÜÜÜõÜÜ ØóÑóÇÝÉð

(o) : Kenar yaptı. Kenarını inceltti, keskinleştirdi. Tırnaklarını boyadı. Yeni edindi.

ØóÑøóÝó

Kıyı ve uca geldi. (--min) : Uzaklaştı. (fî) : Haddi aştı. (--o) :Yeni edindi.

ÊóØøóÑøóÝó

Hediye. Hoşa giden yeni şey.

ÇáÃØúÑõÝóÉõ (Ì) ÃØÇÑíÝõ

İpekli şal.

ÇáãõØÑóÝõ (Ì) ãóØóÇÑöÝõ

Yeni, güzel.

ÇáØøóÑöÝ

Gözü oynatmak. Göz. Bakış. Kenar, uç.

ÇáØøóÑúÝõ (Ì) ÃØúÑóÇÝñ

Kenar, uç, kıyı.Gurup. akit yapanlardan her biri.

ÇáØøóÑóÝõ (Ì) ÃØúÑóÇÝñ

Yeni ve enteresan şey.

ÇáØøõÑúÝóÉõ (Ì) ØõÑóÝñ

İyi ve nadir.yeni ve güzel.

ÇáØøóÑöíÝõ (Ì) ØõÑõÝñ æ ØöÑóÇÝñ

Gece yıldız doğmak. (--o) : Dövüp genişletmek. Kapı çalmak. Gece gelmek. Dalmak. Pamuk ve yün atmak.

ØóÑóÞó ÇáäøóÌúãõ ÜÜÜõÜÜ ØõÑõÞðÇ

Başını önüne eğip sustu. (--o) : Üst üste koydu. Giydirdi. (Gözünü ) yumdu.

à ØúÑóÞó

Peşi peşine geldi.

ÊóØóÇÑóÞó

Yol aradı. Tevessül etti. Akla geldi.

ÊóØóÑøÞó Åáíå

Gece gelen. Gece doğan yıldız. Gece olan.

ÇáØøóÇÑöÞõ (Ì) ØõÑøóÇÞ æ ØóæÇÑöÞõ

Yol. Gidiş. Adet. Üst üste konmuş taşlar.

ÇáØøõÑúÞóÉõ

Yol, cadde. Tarikat.

ÇáØøóÑöíÞõ (Ì) ØõÑõÞñ

Yol. Hal ve gidiş.Mezhep. kat, tabaka.

ÇáØøóÑöíÞóÉõ (Ì) ØÑóÇÆöÞ

Çok çiğnenmiş yol. Eş, benzer. Çekiç.

ÇáãöØúÑóÇÞ (Ì) ãóØóÇÑöíÞõ

Çekiç, tokmak.

ÇáãöØúÑóÞ (Ì) ãóØóÇÑöÞõ

(=)

ÇáãöØúÑóÞÉõ

Yumuşak ve taze olmak.

ØóÑöìó ÜÜÜóÜÜ ØóÑóÇæóÉð æ ØóÑóÇÁóÉð

Övdü, çok medhetti.

ÃØúÑóÇåõ

Yumuşak, taze.

ÇáØøóÑöìøõ (Ì) ØöÑóÇÁñ