Dalak. |
الطِّاحال (ج) طُحُلٌ و أطْحِلَةٌ |
Dalak şişmesi. |
الطُّحَال |
Yosun. |
الطُّحْلُبُ (ج) طَحَالِبُ |
Öğütmek. |
طَحَنَ الحَبَّ وغيره ـــَــ طَحْنًا |
Öğütücü. Diş. |
الطَّاحِنَةُ (ج) طَوَاحِنُ |
Değirmen. |
الطَّاحُونَةُ (ج) طَوَاحِينُ |
Değirmenci. |
الطّحَّان |
Değirmen. |
الطَّحَّانَةُ |
Öğütülmüş un. |
الطِّحْنُ الطَّحينُ |
Değirmen. |
المَطحَنُ المِطْحَنَةُ (ج) مَطاحِنُ |
Uzaklaşmak. Dolaşmak. Kendini tehlikeye atmak. Atışmak. Genişlemek. (--o) : Genişletip düzeltmek. Atmak. |
طَحَا ـــُــ طَحْوًا |
Geniş düz yer. |
الطَّحَا |