Hekimlik tasladı.

تَطَبَّبَ

Doktorluk. Uzun dar bez parçası.

الطِّبَابَةُ

Ruh ve beden tedavisi. Sihir. Adet. Nezaket ve güzel idare.

الطِّبُّ

Hekim, doktor.

الطَّبِيبُ (ج) أطِبَّةٌ و أطبَّاءُ

Pişirmek, kızartmak, eritmek.

طَبَخَهُ ـــُــ طَبْخًا

Aşçı.

اطَّبَّاخُ

Pişmiş.

الطِّبْخُ

Mutfak.

المَطْبَخُ (ج) مطابخُ

Teber.

الطَّبَرُ

Tebeşir.

الطَّباشِيرُ

Şekil vermek, bir şekil üzere yapmak.Para basmak. Nakışlamak. Kitap basmak. Kirletmek. (--o alâ) : Alıştırmak. (--o, Alâ) : Mühürlemek. Kitlemek.

طَبَعَ الشىء ـــَــ طَبْعًا و طِبَاعَةً

Huy edindi. Dolup taştı.

تَطَبَّعَ بكذا

Kalıp, mühür. Huy, adet. Pul.

الطَّابَعُ

Matbaacılık.

الطَّبَاعَةَ

Matbaacı.

الطَّبَّاعُ

Huy. Kalıp, mühür. Pul.

الطَّبْعُ (ج) طِبَاعٌ و أطْبَاعٌ

Karakter, mizaç.

الطَّبِيعَةُ (ج) طبايعُ

Matbaa.

المَطْبَعَةُ (ج) مَطَابِعُ

Baskı makinesi.

المِطْبَعَةُ

Bir şeyle tabiatlaşmış.

المَطْبُوعُ

İttifak ettiler. (--o) : Bir şeyi diğerinin üzerine koyup denk getirdi. Kapadı. Örttü.

أطبق القومُ على كذا

Gece karardı.

أطبقَالليلُ

At koşarken arka ayaklarını ön ayaklarını kaldırdığı yere koydu. Bağ veya bukağı içinde kısa adımlarla yürüdü. (--o) : Uydu. Yardım etti. (--o Alâ) : Üst üste koydu. Üst üste giydi.

طَابَقَ

Kararında isabet etti. Dörtnal koştu. Ellerini diz veya uyluğu arasına koydu.Kapladı. (--o alâ) : Üst üste koydu

طَبَّقَ

Denk geldi. Çakıştı. Uydu. Uygun geldi.

انطَبَق

Uygun ve eşit oldular.

تطابقَا

Uygun. Kazan. Büyük kiremit, tuğla

الطَّابَقُ (ج) طوابقُ

Uygun

الطِّبْقُ

Uygun, eşit. Örtü. Kabuk, zar. Tabak. Durum, mevki.

الطَّبَقُ (ج) أطباق و طباقٌ

Nesil. Durum. Mertebe. Mevki. Omurga kemiklerinden her biri. Yer tabakası.

الطّبَقَةُ (ج) طبقات

Baygın.

المُطْبَقُ عليه

Yer altı hapishanesi: Devamlı.

المُطْبيقُ

Trampet, davul.

الطَّبل (ج) طُبولٌ و أطبال

Darbuka.

الطَّبلة

Sofra. Tabla.

الطّبْلِيةَّ (ج) طبالى

Ateş gömülen yer, fırın.

الطَّابوُنُ طوابينُ

Meme ucu. Meme.

الطَّبْىُ (ج) أطْباءٌ