Zayıfladı. Dağılıp yok oldu.

اضْمَحَلَّ

Koku sürmek. Yormak.

ضَمَخَ جَسَدَهُ و غيرهُ با لطيبِ و غيره ـــُــ ضمْخًا

Sargı v.b. yara levazımı. İlaç.

الضِّمادُ (ج) أضْمِدَةٌ و ضَمائد

(=) Yara ve kırık sarma ve tedavi etme mesleği.

الضِّمَادَةُ (ج) ضمائدُ

Dost, metres.

الضِّمْدُ

Boyunduruk.

المِضْمَدَةُ مَضَامِدُ

Zayıflamak. Kurumak. Elbise girmek, çekmek.

ضَمُرَ ـــُــ ضُمُورًا

Hamile oldu. (--o) : Gizledi.

أضْمَرَتِ المرأةُ و نحوها

Zayıflattı. Boyun eğdirdi. Yarışa hazırladı.

ضَمَّرَه

Zayıf, az etli.

الضَّامِرُ (ج) ضُمَّرٌ و ضَوَامرُ

Gizlenmiş. İçte gizlenen. Vicdan. Zamir.

الضَّميرُ (ج) ضمائرُ

(min) : Almak. (--o) : Toplamak. Eklemek. Ötrelemek.

ضَمَّ ـــُــ ضَمًا

Toplandı.

انضَمَّ

Toplanan, eklenen şey. Kozmopolit topluluk.

الإضْمَامَةُ (ج) أضامِيمُ

Hastalanmak. (alâ) : Angarya olmak. (--o) :Kefil olmak. İçine almak, ihtiva etmek. Garanti vermek.

ضَمِنَ ـــَــ ضَمَنًا

İçine koydu. Boynuna yükledi.

ضَمَّنَ الشىء الوِعاءَ

(o) : İçine aldı, şamil oldu. İşaret yoluyla ifade etti.

تَضَمَّنَ

Yardım, destekleme.

التَّضامُن

Kefil. Borçlu.

الضامِنُ (ج) ضُمَّانٌ و ضَمَنَةٌ

Kefalet. Borç.

الضَّمانُ

Garanti vesikası.

الضّمانَةُ

İç. Delalet.

الضِّمْنُ

Kefil. Borçlu.

الضَّمِينُ

İçindeki, muhteva.

المضُمون (ج) مَضَامينُ