Gülmek. Şaşırmak, heyecanlanmak. (--min, bi) Alay etmek. |
ضَحِكَ ـــَــ ضَحِكًا وضحِكًا |
Gülünç. |
الأضْحُوكَةُ (ج) أضاحيكُ |
Tebessüm ederken görülen dişler. Köpek dişinin yanındaki azı dişi. |
الضَّحِكَةُ (ج) ضَواحِكُ |
Hayret. Hurma tomurcuğu. Çiçek. |
الضَّحْكُ |
Çok gülünç. |
الضُّحْكَةُ |
Çok gülen. |
الضُّحَكَةُ |
Güneş dokunmak. Terlemek. Kuşluk yemeği yemek. |
ضَحِىَ ـــَــ ضَحْوًا وضُحُوًّا |
Kuşluk vaktine girdi. Kuşluk namazı kıldı. (--o) : Uzaklaştı. Açıkladı, meydana çıkardı. |
أضْحَى |
Kurban kesti. Teberru etti. (--an) : Yavaş davrandı. |
ضَحَّى بالشاةِ ونحوها |
Kurbanlık. |
الأضْحاة (ج) أ ضْحًى |
(=) |
الأضْحِيةُ (ج) أضاحِىّ |
Açık, meydanda. Şehrin kıyısı. Sur dışı. |
الضَّاحِيَةُ (ج) ضواح |
Kuşluk vakti. Güneş aydınlığı. |
الضُّحَى |
(=) |
الضَّحْوُ وَ الضَّحْوةُ |
Kuşluk vakti. Kurbanlık. |
الضَّحِيَّةُ (ج) ضَحَايَا |