Su azar azar akmak. Hiddetlenmek, kin bağlamak. (-bi, alâ) Bir şeyin üzerine düşmek. |
ÖóÈøó ÇáãÇÁ æ äÍæåõ ÜÜÜöÜÜ ÖóÈøðÇ æÖõÈõæ ÈðÇ |
Büyük keler. Kin. Dudak çatlaması. |
ÇáÖóøÈøõ (Ì) ÃÖõÈñ æ ÖöÈÇÈñ æ ÖõÈøóÇäñ |
Dişi keler. Kapı sürgüsü. |
ÇáÖøóÈøóÉõ (Ì) ÖöÈÇÈñ |
Tilki ulumak. Koşarken ses çıkarmak. (-o) Uçlarından yakmak. |
ÖóÈÍó ÇáËÚáÈõ Ü ÖóÈúÍðÇ æ ÖõÈóÇÍðÇ |
Yaban cevizi. Topluluk. Kale fethinde kullanılan dışı deri ile kaplı bir nevi seyyar siper. |
ÇáÖøóÈúÑ (Ì) ÖõÈõæÑñ |
Sağlamca ezberlemek. Sağlam ve güzel yapmak. Ele geçirip hakimiyet kurmak. Kitabı tashih ve ikmal etmek, harekelemek. Yakalamak. |
ÖóÈóØóåõ Ü ÖóÈØðÇ |
Kaide. Fren. |
ÇáÖóøÜÜÇÈØóÉõ (Ì) ÖóæÇÈöØõ |
Zabıt defteri. |
ÇáãÖúÈóØóÉõ (Ì) ãÖÇÈØ |
Ön ayaklarını atarak koşmak.(-o) : Zulm etmek. Uzatmak. |
ÖóÈóÚó ÇáÝÑÓõ Ü ÖóÈúÚðÇ æ ÖõÈõæÚðÇ |
Pazı ortası ile koltuk altı arasındaki kısım. |
ÇáÖøóÈúÚõ |
Sırtlan. Kıtlık yılı. |
ÇáÖóÈúÚõ (Ì) ÃÖúÈõÚñ |