Güç ve zor olmak.

ÕóÚõÈó ÜÜÜõÜÜ ÕõÚõæÈÉð

Zor oldu. Zorlukla karşılaştı.

ÃÕúÚóÈó

Güç. Dayanıklı. Çetin.

ÇáÕøóÚÈõ (Ì) ÕÚÇÈ

Yukarı çıkmak.

ÕóÚöÏó ÜÜÜóÜÜ ÕõÚõæÏðÇ

Yüksek yere çıktı. Geminin yelkeni açıldı.

ÃÕÚóÏó

Yukarı çıktı, yükseldi. (-o) : Buharlaştırdı.

ÕóÚøóÏó Ýì ÇáÌóÈóáö

Yukarı çıktı. (-o) : Güç geldi.

ÊóÕóÇÚóÏó íÊÕÇÚÏ æ íóÕøóÇÚÏõ

(=)

ÊóÕóÚøóÏó íÊÕÚøÏ æ íÕøóÚóøÏ

Küsur, …den fazla.

ÝÕÇÚÏðÇ

Güçlük. Şiddetli.

ÇáÕøóÚóÏõ

Uzunluğuna, boyuna.

ÕõÚõÏðÇ

Güçlük, meşakkat. Yokuş.

ÇáÕøóÚõæÏõ (Ì) ÃÕúÚöÏóÉñ

Yeryüzü. Yüksek arazi. Geniş yer.

ÇáÕøóÚöíÏõ (Ì) ÕõÚúÏóÇäñ æÕõÚõÏñ

Asansör, merdiven.

ÇáãöÕúÚóÏõ æ ÇáãöÕÚÇÏõ (Ì) ãÕÇÚÏ

Boynu bir tarafa eğri olmak. Kibirlenerek yüzünü öte çevirmek. Başı küçük olmak.

ÕóÚöÑó ÜÜÜóÜÜ ÕóÚóÑð

Kendini beğenme ve kibirden dolayı yanağını büktü.

ÕóÚøÑó ÎóÏøóåõ

Hayvana şiddetle bağırmak. Yıldırım vurmak. Bayılmak. Ölmek.

ÕóÚÞó ÇáÍíæÇäõ ÜÜÜóÜÜ ÕóÚóÞðÇ æ ÕõÚÇÞðÇ

Öldürücü azap. Yıldırım.

ÇáÕøóÇÚöÞóÉõ

Fakir. Hırsız.

ÇáÕøõÚúáõæßõ (Ì) ÕóÚóÇáíßõ