Hile yapmak, aldatmak. Yalan söylemek. (-o, bi): Karıştırmak.

شابَ فلانٌ فى بيع أو شراء ـــُــ شَوبًا

Tefriki güç derecede başkasıyla karışmış olan şey. Şüphe. Kir, pislik.

الشَّائِبَةُ (ج) شَوَائِبُ

Karışık şey ve bilhassa mayi.

الشَّوبُ

Güzel görünüşlü olmak. (-o) : Güzelliğini teşhir etmek. Petekten bal çıkarmak.

شَارَ الرجلُ ـــُــ شَوْرًا

İşaret etti.

أشأرَ إليه و بِيَدِه أو نحوها

Yol gösterdi, öğüt verdi.

و ـ عليه بكذا

Danıştı.

شاوَرَهُ فى الاَمْرِ

Aydınlandı, ortaya çıktı. (-o fî): Danıştı.

اسْتَشَارَ

Danışma. Danışma konusu.

الشُّورَى

İstişarede söylenen söz, öğüt.

المَشُو رَةُ و المَشْوَرَةُ

Karıştırdı, bozdu.

شَوَّشَهُ

Sargı bezi. Tülbent.

الشَّاشُ

Oğmak. Diş ağrısı.

الشَّوصُ

Bir turluk koşu. İşin bir kısmı. Sesin gidebileceği mesafe.

الشَّوطُ (ج) أشواطٌ

Dumansız alev. Şiddetli hararet.

الشِواظُ

Ekilmiş araziyi düzlemeye yarayan çiftçi aleti, tapan.

الشَوفَ

Gönlü meyletmek, arzu etmek. (-o) : Heyecanlandırmak. Bağlamak.

شاقَ إليه ـــُــ شَوقًا

Seven, gönlü meyleden. Cazip.

الشائِقُ

Gönül arzusu, gönlün bir şeye takılması.

الشَّوقُ (ج) أشْواقٌ

Ağacın dikeni bitmek, çok olmak. Bir kimsenin güç ve kuvveti ortaya çıkmak.

شَاكَ الشَّجَرُ و غيرُهُ ـــَــ شَوكًا

Dikenli. Güç. Silâhlı.

الشَّائِكُ

Diken.

الشَّوكُ (ج) أشواكٌ

Diken. Silâh. Kuvvet ve şiddet. Çatal. Dokumacıların arış ve argacı düzelttikleri alet.

الشَّوكةُ

Yukarı kalkmak, yükselmek. Ölmek. (-o) : Kaldırmak.

شال الشىء ـــُــ شَولاً و شَوالانًا

Akrep kuyruğunun ucu. Virgül.

الشَّولَةَ

Kamerî ayların onuncusu.

الشَّوَّالُ (ج) شَواوِيلُ

Çirkin olmak. Şiddetle arzu etmek. Hased etmek. (-o) : Nazar değdirmek.

شَاهَ الشىء ـــُــ شَوْهًا

Çirkinleştirdi.

شَوَّهَهُ

Dişi koyun, keçi, ceylan, inek, deve kuşu.

الشَّاةُ (ج) شَاءٌ و شِياهٌ

m. Çirkin.

الشَّوهاءُ (ج) شُوهٌ

Eti kızartmak. Isıtmak. Öldürecek yerden vurmak.

شَوَى اللحْمَ و غيرَهُ ـــِــ شَيَّا

Kol ve bacak gibi organlar. Derinin dış kısmı. Artık. Az ve önemsiz şey.

الشَّوَى

Kebap.

الشِّواء

Izgara.

الشَّوايَةُ