Düşmanın başına gelene gülmek, sevinmek.

ÔóãöÊó Èå ÃæÈöÚóÏõæøåö ÜÜÜóÜÜ ÔóãÇäóÉð

Düşmanını güldürdü.

ÃÔúãóÊóåõ Çááåõ ÈöÚóÏõæøå

(=) (-o, alâ): Aksırana íóÑúÍóãõßóÇáøóáådedi.

ÔóãóøÊóå ÈöÚóÏõæøåõ

Düşmanının başına gelene sevinme.

ÇáÔøóãÇÊóÉõ

Yüksek olmak.

ÔóãóÎó ÇáÌóÈóáõ æ äÍæåõ ÜÜÜóÜÜ ÔãæÎðÇ

Kibirlendi.

ÔóãóÎó ÈÃäÝöå ¡ æ ÔóãóÎó ÃäÝõå

Böbürlenerek veya telâş içinde geçmek.

ÔóãóÑó ÜÜÜõÜÜ ÔóãúÑðÇ

(=) (-fî): Çabuk oldu. (-li): Hazırlandı.

ÔóãøóÑó

Çabaladı, gayret gösterdi.(-o):(Elbisesini)yukarı çekti.

ËóãøóÑóÚä ÓÇÚöÏöå Ãæ Úä ÓÇÞöå

Çekilmek, toplanmak. Tiksinmek.

ÔóãóÒó ÜÜÜõÜÜ ÔóãúÒðÇ

Tiksindi. Ürperdi.

ÇÔúãóÇÒøó ÈÇáÇóãÑ æ ãäå

Direnme.

ÇáÔøöãóÇÓõ

Güneş.

ÇáÔøóãúÓõ

Şemsiye.

ÇáÔøóãúÓöíóÉõ

Mum.

ÇáÔøóãúÚõ (Ì) ÔõãæÚ

Mum. Elektrikte mum.

ÇáÔøóãóÚúÉõ

Şamdan.

ÇáÔøóãúÚöÏóÇäõ

Rüzgâr kuzeyden esmek. (-o) Şâmil olmak, yayılmak, içine almak. Şemle giydirmek.

ÔóãóáóÊ ÇáÑíÍõ ÜÜÜõÜÜ ÔóãúáÇð æ ÔõãõæáÇð

Hepsine şâmil olmak, hepsini içine almak.

Ôóãöáó ÇáÇóãÑõÇáÞæãó ÜÜÜóÜÜ ÔóãóáÇð

Bütün vücudu ile elbisesine büründü. (-bi) Takındı. (-alâ): İhtiva etti, içine aldı.

ÇÔúÊóãóáó ÈËæÈå

Yıldız rüzgârı. Kuzey.

ÇáÔøóãÇáõ

Sol. Uğursuzluk. Huy.

ÇáÔøóãÇáõ (Ì) ÔóãóÇíáõ

Topluluk, dağınıklık.

ÇáÔøóãúáõ

Örtü, ince kadifeden bir nevi ihram.

ÇáÔøóãúáóÉõ (Ì) ÔöãÇáñ

Kuzey rüzgârı. Şarap.

ÇáÔøóãæáõ

Koklamak. Haber almak.

Ôóãóøåõ ÜÜÜõÜÜ ÔóãøðÇ æÔóãíãðÇ

Kıraatte harfi -ses çıkarmadan- dudakları ile göstermek.

ÇáÅÔúãÇãõ

Koklama duyusu.

ÇáÔøóãø

Yükseklik.

ÇáÔøóãóãõ

Bir nevi kavun.

ÇáÔøóãóÇãõ