Yükselmek, meydana çıkmak. Uzaktan görünmek. Hedefin üstünden geçmek. Dehşetten bakakalmak. (-min): Çıkıp gitmek. (-ilâ): Dönmek. |
ÔóÎóÕó ÇáÔìÁ ÜÜÜóÜÜ ÔÎæÕðÇ |
Ayırdı, tayin etti. Temsil etti. |
ÓóÎóøÕó ÇáÔìÁó |
Ortaya çıktı, anlaşıldı. |
ÊóÔóÎóøÕó |
Yüksekliği ve görünüşü olan şey, cisim. İnsan. Karartı. |
ÇáÔøóÎúÕõ (Ì) ÃÔúÎÇÕñ ¡ æ ÔõÎõæÕñ |
Bir insanı başkalarından ayıran özellikler. |
ÇáÔøóÎúÕíöíÉõ |
Hüviyet belgesi. |
ÇáÈØÇÞÉ ÇáÔÎÕíÉ |
Atın alnındaki beyazlık büyük olmak. (-o) : Yarmak. Kanını akıtmak. |
ÔÏóÎóÊ ÇáÛõÑøóÉõ ÜÜÜóÜÜ ÔõÏõæÎðÇ |