Zorla almak. Hükmü altına almak. Soymak. Kabuğunu çıkarmak. |
ÓóáóÈó ÇáÔìÁ ÜÜÜõÜÜ ÓóáúÈðÇ |
Yol. Gidiş. Yazıda ifade tarzı. Çeşit. Dizi. |
Çáà ÓúáõæÈõ (Ì) ÃÓÇáíöÈ |
Soyulup alınan eşya. Kabuk. Kesilmiş hayvan sakatı. |
ÇáÓøóáóÈõ (Ì) ÃÓúáÇóÈñ |
Islah etti. Silahlandırdı. |
ÓóáóÍóåõ |
Silah. |
ÇáÓøöáÇÍõ (Ì) ÃÓáöÍÉñ |
Kaplumbağa. |
ÇáÓøõáóÍúÝÇÉõ (Ì) ÓóáÇóÍöÝ |
Yılan derisinden sıyrılmak. Ay geçmek. Bitki yeşermek. (-o): Soymak, yüzmek. Yakmak. Sözle incitmek. Kazmak. |
ÓóáóÎóÊú ÇáÍíøóÉõ ÜÜÜóÜÜ õ ÓõáõæÎðÇ |
Soyulmuş deri. Ayın sonu. |
ÇáÓøóáúÎõ |
Yumuşamak. Kolaylaşmak. Boyun eğmek. Devamlı akmak. |
ÓóáöÓó ÇáÔìÁ ÜÜÜóÜÜ ÓóáóÓðÇ |
Sözün akıcılığı, inceliği ve düzgünlüğü. |
ÇáÓøóáÇÓÉ |
Tatlı ve içimli meşrubat. Şarap. Cennette bir pınar. |
ÇáÓøóáúÓóÈíáõ (Ì) ÓáÇÓÈ |
Peşi peşine geldi. Titredi. |
ÊóÓóáÓóáó |
Zincir. |
ÇáÓøöáúÓöáóÉõ (Ì) ÓóáÇÓíá |
Hâkimiyet ve kudret verdi. (-o, alâ): Hükmü altına verdi. |
ÓóáøóØóåõ |
Hükmü altına aldı. |
ÊóÓóáóøØó Úáíå |
Hüküm, otorite. |
ÇáÓøõáúØóÉõ |
Salata. |
ÇáÓøóáóØóÉõ |
Nebati yağ. Susam yağı. |
ÇáÓøóÜÜÜáöíØ (Ì) ÓõáúØóÇä |
Hükümdar, vali. Kuvvet ve otorite. Kuvvetli delil. |
ÇáÓõáúØóÇäõ (Ì) ÓóáÇóØöíäõ |
Çatlak derili kimse. Abraş. Kanbur. |
ÇáÃÓúáóÚõ (Ì) ÓõáúÚñ |
Ticaret eşyası. Eşya. Ur. Sülük. |
ÇáÓøöáúÚóÉõ (Ì) ÓöáóÚñ |
Önce gelmek, geçmek. Ekmek için yeri düzlemek. |
ÓóáóÝó ÜÜÜõÜÜ Óõáõæ ÝðÇ æ ÓóáóÝðÇ |
Kadın 45 yaşını geçti. (-o): Ödünç verdi. (-ilâ, fî): Malı bil’ahare teslim almak üzere bedelini verdi. |
à ÓúáóÝóÊö ÇáãÑÇÉõ |
Geçenler. Yaşça veya faziletçe üstün olan yakınlar. Yapılan iyi işler. Malı almadan yatırılan para, bu yolla yapılan alışveriş muamelesi. Faizsiz ödünç. |
ÇáÓøóáóÝõ (Ì) ÃÓáÇÝñ |
Kahvaltı. Ekime hazırlanan arazi. Astar yapılan ince deri. Sünnette kesilen kabuk. |
ÇáÓøóáúÝóÉõ (Ì) ÓóáóÝñ |
Elti. |
ÇáÓøöáúÝóÉõ |
Tırmık. |
ÇáãöÓúáóÝóÉõ (Ì) ãóÓÇáöÝõ |
Koşmak. Bağırmak. Eti kaynatmak. (-o): Sözle incitmek. Dövmek. İtip sırtı üstüne düşürmek. Tüyünü yolmak. Eti kemiğinden ayırmak. |
ÓóáóÞó ÜÜÜõÜÜ ÓóáúÞðÇ |
(alâ): Yatakta rahatsız oldu. (-o): Tırmandı. |
ÊóÓóáøóÞó |
Dilin altında biten sivilce. Diş etlerinin soyulması. Trahoma benzer bir göz hastalığı. |
ÇáÓøóáÇÞõ |
Tabiat, yaratılış. Yoldaki ayak izleri. Haşlanmış sebze vb. |
ÇáÓøóáíÞóÉõ (Ì) ÓáÇÆÞõ æ ÓõáõÞñ |
Girmek. Sokmak. |
Óóáóßó ÇáãßÇäó æ Èå æ Ýíå ÜÜÜõÜÜ ÓóáúßðÇæ Óáõæ ßð |
İnci vb. dizilen ip. Dikiş ipliği. Tel. Heyet, delegasyon. |
ÇáÓøöáúßõ (Ì) Óõáõæ ßñ |
Ahlâk, gidiş. |
ÇáÓøõáõæßõ |
Yol. |
ÇáãóÓáß (Ì) ãóÓÇáößõ |
Çekip çıkarmak.(-o): Çalmak. Verem olmak. |
Óóáøó ÇáÔìÁ ãä ÇáÔìÁ ÜÜÜõÜÜ ÓóáÇð |
Çekip çıkardı (-bi): Gizlice alıp götürdü. |
ÇÓúÊóáøó ÇáÔìÁ |
Hırsızlık. |
ÇáÅÓúáÇáõ |
Akciğer veremi. |
ÇáÓøõáÇáõ |
Bir şeyden çekilip çıkarılan. Tohum (nutfe). Nesil. |
ÇáÓøõáÇáóÉõ |
Sele. |
ÇáÓøóáøõ |
Akciğer veremi. |
ÇáÓøöáøõ |
Çuvaldız. Dikili taş. |
ÇáãöÓóáøóÉõ (Ì) ãÓóÇáøõ |
Kurtulmak. |
Óóáöãó ãä Çá ÝÇÊö æ äÍæåÇÜÜÜóÜÜ ÓáÇãðÇ æ ÓóáÇãóÉð |
Teslim oldu. Müslüman oldu. Sulh yaptı. (-o): Teslim etti. (-li, ilâ): Ismarladı, havale etti. Malı sonradan almak üzere para vererek alış-veriş yaptı. |
ÃÓúáóãó |
Karşılıklı sulh yaptı. |
ÓÇáóãóåõ |
Teslim oldu. Kabul etti. Namazda selâm verdi. (-alâ): Selâmladı. Selem yoluyla alış-veriş yaptı. (-o): Teslim etti. Kurtardı. |
Óóáøóãó |
Ekin başak verdi. Hacı Hacer-i Esvedi öperek veya el sürerek ziyaret etti. |
ÇÓÊáãó |
Teslim aldı. (-min): Kurtuldu. |
ÊóÓøóáóãó ÇáÔì |
Boyun eğdi, teslim oldu. Doğru gitti. |
ÇÓúÊóÓúáóãó |
Selâm. Selâmet. Güven. Sulh. Millî marş. |
ÇáÓøóáÇãõ |
El ve ayak parmaklarının kemikleri. |
ÇáÓøõáÇãóì (Ì) ÓõáÇóãóíÇÊ |
Merdiven. Vesile. |
ÇáÓøõáóøãõ (Ì) ÓóáÇáöãõ |
Teslim oluş, Müslüman oluş. Sulh. Sulh yapan. |
ÇáÓøóáúãõ (Ì) ÇÓáõãñ æ ÓöáÇãñ |
(=) |
ÇáÓøöáúãõ |
Boyun eğme. Harpsiz esir alma. Peşin para ile sonradan teslim edilecek bir malı satın alma muamelesi. Palamut ağacı. |
ÇáÓøóáóãõ |
Bir acıyı unutup iç rahatlığına kavuşmak, avunmak. |
ÓóáÇåõ æ Úäå ÜÜÜõÜÜ ÓóáúæðÇ æ ÓõáõæðÇ æÓõáúæóÇäðÇ |
(o, an): Teselli etti, üzüntüden kurtardı. |
ÃÓúáóì |
(=) |
ÓáÇøóåõ Úäå æ ãäå |
Bıldırcın kuşu. |
ÇáÓøóáúæóì |
Şifa suyu. |
ÇáÓøõáúæóÇäõ |
Teselli, gönül rahatlığı. |
ÇáÓøóáõæóÉõ |
Rahimdeki çocuğu saran zar, eş. |
ÇáÓáóì (Ì) ÃÓúáÇóÁ |