|
Yakınlık. |
ÇáÓøóÞóÈõ |
|
Kaya kuşu. |
ÇáÓøõÞúÏóÉõ |
|
Ateş veya güneş sıcaklığı. Sıcaktan bunalma. Pekmez. |
ÇáÓøóÞóÑ (Ì) ÓõÞõæÑñ |
|
Cehennemin bir adı. |
ÓóÞóÑõ |
|
Düşmek. |
ÓóÞóØó ÜÜÜõÜÜ ÓõÞæØðÇ æ ÓóÞúØðÇ |
|
Pişman oldu, şaşırdı. |
ÓõÞöØó Ýì íóÏöå |
|
Yanıldı, dili sürçtü. (-o): Düşürdü, indirdi. |
ÃÓúÞóØó Ýì Þæ áöåö ÃæÝöÚáå |
|
Düşük, değersiz. |
ÇáÓøóÇÞöØõ (Ì) ÓõÞøóÇØñ |
|
Düşen şey. Düşük (çocuk). |
ÇáÓøóÞúØõ (Ì) Ã ÓúÞÇØñ |
|
Kıvılcım. |
|
|
Düşülen yer. Doğum yeri. |
ÇáóãÓúÞöØõ (Ì) ãÓÇÞöØõ |
|
Tavan. Gök. |
ÇáÓøóÞÝõ (Ì) ÓõÞõÝñ |
|
(=) |
ÇáÓøóÞíÝõ (Ì) ÓõÞõÝñ |
|
Gölgelik. Enli taş. Enli tahta. Sofa. |
ÇáÓøóÞíÝóÉõ (Ì) ÓóÞóÇÆöÝõ æ ÓõÞõÝñ |
|
Hastalığı uzun sürmek. |
ÓóÞõãó ÓóÞóãðÇ æ ÓóÞÇãðÇ æÓóÞóÇãóÉð |
|
Hasta. |
ÇáÓøóÞöíãõ (Ì) ÓõÞõãñ |
|
Hastalık. |
ÇáÓøóÞóÇãõ æ ó ÇÓøóÞóãõ æ ÇáÓøõÞúãõ |
|
İstiska (Hydropisie) hastalığına yakalanmak. Damardan devamlı kan akmak. (-o): Canlı veya bitkiye su vermek. Boyamak. |
ÓóÞóì ÈóØúäõå ÜÜÜöÜÜ ÓóÞúíðÇ |
|
Canlı veya bitkiye su verdi. Su yerini gösterdi. |
ÃÓúÞóÇåõ |
|
(o): Su verdi. Tarla veya bahçesini bakıcıya ortak verdi. |
ÓóÇÞóì |
|
(o, min): Su istedi. (-min): Su çıkardı, su aldı. |
ÇÓúÊóÞóì |
|
İstiska hastalığına yakalandı. (-o): Su istedi. |
ÇÓúÊóÓúÞóì ÈóØúäõå |
|
İçki ve su dağıtan. |
ÇáÓøóÇÞì (Ì) ÓõÞÇÉ |
|
Su kanalı, borusu. Su dolabı. |
ÇáÓøóÝíóÉõ (Ì) ÓæóÇÞò |
|
Su kabı. |
ÇáÓøóÞÇÁõ (Ì) ÃÓÞöíóÉõ |
|
Su verilen yer. Su verilen kap. Suculuk. |
ÇáÓøöÞóÇíóÉõ |
|
Su veren, saka. |
ÇáÓøóÞøóÇÁõ |
|
Sulanan arazi. Su nöbeti, hissesi. Çocuk doğarken gelen sarı su. Bu suyun torbası (meşime). |
ÇáÓøöÞúìõ (Ì) ÃÓúÞöíóÉõ |