Şarap.

ÇáÓøöÈóÇÁõ

Sövmek. Kesmek.

ÓóÈøóåõ ÜÜÜõÜÜ ÓóÈøðÇ

Çok sövdü. Sebebleri meydana getirdi.

ÓóÈóøÈóåõ

Sövüştüler.

ÇÓúÊóÈøõæÇ

Yol ve çare buldu.

ÊóÓóÈóøÈó Åáíå

Çok söven. Kadın baş örtüsü. Sarık. İp. Kazık. İnce elbise.

ÇáÓøöÈø (Ì) ÓõÈõæÈ

Yol, çare, sebeb. İp. Akrabalık, dostluk.

ÇáÓøóÈóÈõ (Ì) ÃÓÈÇÈ

Şehadet parmağı.

ÇáÓøóÈøóÇÈóÉõ

Bir müddet.

ÇáÓøóÈøóÉõ

Uyumak, dinlenmek. Hareketsiz olmak.

ÓóÈóÊó ÜÜÜõÜÜ ÓóÈúÊðÇ

Cumartesiye dahil olmak. Yahudi cumartesi yasaklarına riayet etmek. (-o) : Sarkıtmak. Kesmek, traş etmek.

æ ÝáÇäñ ÜÜÜöÜÜ ÓóÈúÊðÇ

Rahatlık. Uyku. Hafif uyku. Zaman.

ÇáÓøõÈóÇÊõ

Cumartesi. Zaman. Rahatlık. Uyku. Atılgan çocuk.

ÇáÓóÈúÊõ

9. ay: Eylül.

ÓÈöÊöãúÈöÑ

Yüzmek. At koşarken ön ayaklarını atmak.Yıldız hareket etmek. Uzaklaşmak. Kazmak. Geçimi peşinde koşmak.

ÓóÈóÍó ÈÇáäåÑö æ Ýíå ÜÜÜóÜÜ ÓóÈúÍðÇ æÓöÈóÇÍóÉð

Sübhânellah dedi. (-o, li) : Allah’ın yüce ve münezzeh olduğunu ifade etti.

ÓóÈøóÍó

Gemiler. Melekler. Yıldızlar.

ÇáÓÇÈÍÇÊ

Şehadet parmağı.

ÇáÓóøÈøóÇÍÉõ

Allahı tesbih ve tenzîh ederim.

ÓÈúÍÇä Çááåö

Tesbih. Dua. Nafile namaz.

ÇáÓõøÈúÍóÉ (Ì) ÓõÈóÍñ

Şehadet parmağı.

ÇáõãÓóÈöøÍóÉõ

Tesbih.

ÇáãöÓúÈóÍóÉõ

Sakinleşmek. Zayıflamak. Uzaklaşmak. (-o) Dürmek.

ÓóÈóÎó ÜÜÜóÜÜ ÓóÈúÎðÇ

Bitek olmayan tuzlu arazi. Suyun üzerinde bulunan yosun v.b.

ÇáÓóÈúÎóÉõ (Ì) ÓöÈÇÎñ

Tıraş etmek.

ÓóÈóÏó ÔóÚúÑóåõ ÜÜÜõÜÜ ÓóÈúÏðÇ

Tıraştan sonra tüy bitti.(-o): Saçını kazıdı, ıslayıp taradı.Yıkayıp yağlamayı terk etti.

ÓóÈøóÏó ÇáÔøóÚúÑõ

Ölçmek, denemek.

ÓóÈóÑóåõ ÜÜÜõÜÜ ÓóÈúÑðÇ

Su ve yara derinliğini ölçen âlet, sonda.

ÇáÓøöÈóÇÑõ

Yazı tahtası.

ÇáÓøóÈõøæÑÉõ

Kök. Renk, şekil, görünüş.

ÇáÓøóÈúÑõ (Ì) ÃÓúÈóÇÑñ

İskandil, sonda.

ÇáãöÓúÈóÇÑõ (Ì) ãóÓóÇÈöíÑõ

Korkusundan sustu. Başını göğsü üzerine bıraktı. Yere uzandı. (-an) Dalgın göründü.

ÃóÓúÈóØó

Çocuk düşürdü.

ÓóÈøóØóÊú ÈæáÏöåÇ

Süprüntü, çöplük. Hurma salkımı.

ÇáÓøõÈóÇØóÉõ

Uzun boylu. Düz saç. Cömert.

ÇáÓøóÈúØõ (Ì) ÓöÈóÇØñ

Torun. Yahudi milletinin kabilesi.

ÇáÓøöÈúØõ (Ì) ÃÓúÈóÇØõ

Yediye tamamlamak.Yedide birini almak. Yedi kat yapmak. Parçalayıp yemek. Korkutmak. Sövmek.

ÓóÈóÚó ÇáÞæú ãó ÜÜÜóÜÜ ÓÈúÚðÇ

Yedi yaptı.Yedi bölümlü yaptı.Yedi kere yaptı.Yedi yüze tamamladı.

ÓóÈøóÚó ÇáÔìÁó

Hafta.

ÇáÃõÓúÈõæÚõ (Ì) ÃÓÇÈíÚ

Yedinci.

ÇáÓÇÈÚõ

Yedili.

ÇáÓøõÈóÇÚöìøõ

m. Yedi.

ÇáÓøóÈúÚõ

Yırtıcı, pençeli.

ÇáÓøóÈõÚõ (Ì) ÓöÈóÇÚñ æÃÓúÈõÚñ

Yedide bir.

ÇáÓøõÈúÚõ (Ì) ÃÓÈÇÚñ

Yedi.

ÇáÓøóÈúÚóÉõ

Hafta.

ÇáÓøõÈæÚ

Tamam olmak. Uzamak, genişlemek.

ÓóÈóÛó ÇáÔìÁ ÜÜÜõÜÜ ÓõÈæÛðÇ

Geniş, bol ve tam yaptı. İşin hakkını verdi. Eksiksiz verdi.

ÃÓúÈóÛóåõ

Geçmek, yarışı kazanmak.

ÓóÈóÞóåõ Åáì ÇáÔìÁ ÜÜÜöÜÜ ÓóÈúÞðÇ

Koştu. Yarış yaptırdı.Yarıştı.

ÓÇÈÞó Åáì ÇáÔì Á

Yarıştılar. (-o) : Geçtiler.

ÇÓúÊóÈúÞæÇ Åáì

Birinci gelen. Sâbıka.

ÇáÓóÇÈÞÉ (Ì) ÓóæóÇÈÞõ

Bağ.

ÇáÓøöÈÇÞ

Ödül. Koşu yeri.

ÇáÓøóÈóÞ (Ì) ÃÓÈÇÞ

Eritmek, süzmek, kalıba dökmek.

ÓóÈßó ÇáãÚÏöäó ÜÜÜóÜÜ ÓóÈßðÇ

Dökümcülük.

ÇáÓøöÈÇßÉ

Dökümcü. Su tesisatçısı.

ÇáÓøóÈøóÇßó

Uzadı, uzandı.

ÇÓúÈóßóÑøó

Kalabalık oldu. Ekin başak verdi. Yağmur yağdı. Göz yaş döktü. (-o) Saldı, sarkıttı.

ÃÓúÈóáóÊö ÇáØÑíÞõ

Yoldan gelip geçenler.

ÇáÓøóÇÈöáÉ (Ì) ÓæÇÈöáõ

Yol. Cadde. Çare. Sebep.

ÇáÓøóÈöíá

Esir almak. Taşımak. Su buluncaya kadar kazmak.

ÓóÈóì ÚÏæøóå ÜÜÜöÜÜ ÓóÈúíðÇ æ ÓöÈÇÁ

Esir. Kadınlar.

ÇáÓøóÈìø (Ì) ÓõÈöíøñ

Esir. Selin sürüklediği ağaç. Çerçöp. Yılan derisi.

ÇáÓøóÈìø (Ì) ÓóÈÇíÇ