Zeytin yağı, yağ. |
ÇáÒøóíúÊõ (Ì) ÒõíõæÊ |
Zeytin. |
ÇáÒøóíÊõæä |
Yıldızların hareketinden bahseden kitap. Yapı ustasının ipi. |
ÇáÒøöíÌõ (Ì) ÃÒúíÇÌñ |
Uzaklaşmak, gitmek. |
ÒóÇÍó ÜÜÜóÜÜ ÒóíúÍðÇ æ ÒõíæÍðÇ |
Artmak, çoğalmak. (-o) : Artırmak. Bahşetmek. |
ÒóÇÏó ÜÜÜöÜÜ ÒóíúÏðÇæ ÒíÇÏÉð |
Artırmada yarıştı. |
ÒóÇíóÏõåõ |
Artırma ile satış yeri. |
ÇáãóÒóÇÏõ |
Yolcunun su kabı. |
ÇáãóÒóÇÏóÉõ |
0 |
ÇáÒøöíÑõ ÇäÙÑ : ÒæÑ |
Küçül zil. |
ÇáÒøöíóÇØõ |
Eğilmek. Sapmak. Göz kaymak. |
ÒóÇÛó Úäå ÜÜÜöÜÜ ÒóíúÛðÇ |
Para düşük kaliteli veya kalp olmak. Sağa sola sallanarak yürümek, böbürlenmek. Erkek güvercin dişisine kur yapmak. Uzamak, yükselmek. (-o) : Kalp para yapmak. |
ÒóÇÝóÊö ÇáäõÞæÏõ ÜÜÜöÜÜ ÒóíÝðÇ æ ÒõíæÝðÇ |
Kalp para yaptı. Kalp olduğunu ortaya çıkardı. Hatasını ortaya döktü. İptal etti. Tahkir etti. |
ÒóíøóÝó ÇáäõÞæÏó æ ÛíÑåÇ |
Cep ve yakaya geçirilen kenar. |
ÇáÒøöíÞõ (Ì) ÃÒúíÇÞõ |
Uzaklaştırmak, ayırmak. |
ÒóÇáó ÇáÔìÁ ÜÜÜöÜÜ ÒóíáÇð |
(Bu iki fiil daima başlarında nefy edatı ile kullanılır ve devam ifade eder.) |
ÒóÇáó íóÒóÇá |
Birbirinden ayrıldılar. |
ÊóÒóíøóáõæÇ |
İkiden ona kadar deve. |
ÇáÒøöíãÉõ (Ì) Òöíóãñ |
Güzelleştirmek, süslemek. |
ÒÇäóåõ ÜÜÜöÜÜ ÒóíúäðÇ |
Süslendi. |
ÇÒÏÇäó ÊóÒúíøóä ÇÒøóíøóä ÇÒóíøóäó |
Süs. Güzel. |
ÇáÒøóíä (Ì) ÃÒúíóÇäñ |
Süs. |
ÇáÒøöíäóÉ (Ì) Òöíóäñ |
Berber. Kuaför. |
ÇáãõÒóíä |
Hazırladı, giydirdi. Şekil ve kıyafet verdi. |
ÒíÇåõ |
Giyinişini taklit etti. |
ÊÒúíøóÇ ÈßÐÇ |
Şekil, görünüş. Kıyafet. |
ÇáÒøöìøõ (Ì) ÃÒúíÇÁñ |