Darlık, dar, kısa, derli toplu.

ÇáÒøóäÇÁõ

Eşek arısı. 

ÇáÒøöäúÈÇÑõ (Ì) ÒóäÇÈíÑõ

(=)

ÇáÒøõäúÈõæÑõ (Ì) ÒóäÇÈöíÑõ

Zenberek.

ÇáÒøõäúÈõÑõß

Zambak. Yasemin esansı.

ÇáÒøóäúÈóÞõ

Zenci milleti.

ÇáÒøóäúÌõ

Zencefil. Şarap. Her şeyin iyisi.

ÇáÒøóäúÌóÈíáõ

Minyum madeni, sülüğen.

ÇáÒøõäúÌõÝúÑõ

Çakıp ateş çıkarmak. Doldurmak. 

ÒóäóÏó ÇáäÇÑó ÜÜÜõÜÜ ÒóäúÏðÇ

Çakmak çaktı. Yalan söyledi. (-o) : Sıkıştırdı. Doldurdu.

ÒóäøóÏó

Tetik. 

ÇáÒøöäóÇÏõ

Arap çakmağının üst ağacı. Mecûsîlerin kitabı.

ÇáÒøóäúÏõ (Ì) ÒöäÇÏñæ ÃÒúäÇÏñ

İki bilek kemiği.

ÇáÒøóäÏÇäö

Kapsül.

ÇáÒøóäúÏóÉõ

Zerdüş dinine inananlardan dünyanın ebedî olduğunu iddia eden kişi.

ÇáÒøöäúÏöíÞõ (Ì) ÒóäÇÏöíÞõ æÒóäÇÏóÞóÉñ

Hristiyanların kullandıkları bir nevi kemer.

ÇáÒøõäøóÇÑõ (Ì) ÒóäÇäöíÑõ

Çinko. 

ÇáÒøöäúß

Kulağı kesik. Nesebi meçhul, soysuz. Şerir, alçak. 

ÇáÒøóäíã

Az. 

ÇáÒøóäóäõ

Töhmet.

ÇáÒøóäøóÉ

Zina etmek.

Òóäóì ÜÜÜöÜÜ Òöäóì æ ÒöäÇÁ

Zinaya teşvik etti. Zinacı dedi.

ÃÒúäÇåõ