Koşmak, çabuk gitmek. Boşa gitmek. (-min): Ağzından atmak. (-o) : Kapıyı sürgülemek.

ÒóáóÌó ÜÜÜöÜÜ ÒóáúÌðÇ æ ÒóáóÌóÇäðÇ æÒóáíÌðÇ

Kapı sürgüsü, kilidi.

ÇáãöÒú áÇÌõ (Ì) ãÒÇáíÌõ

Bâtıl.

ÇáÒøóáÍõ

Kızak. Lûmbago.

ÇáÒøõáÎóÉõ

Sallamak, ırgalamak, sarsmak. Su içmek.

ÒóáúÒóáåõ ÒóáúÒóáÉð æÒöáúÒóÇáÇð

Deprem, felâket.

ÇáÒøóáúÒóÇáõ (Ì) ÒóáÇóÒöáõ

Ateş yükselmek. (-li) : Malından vermek. (-o) : Parasını vurmak. Su çıkarmak. Sopa ile vurmak. Başını yarmak. Yakmak.

ÒóáóÚÊö ÇáäÇÑõ ÜÜÜóÜÜ ÒõáõæÚðÇ

Su küpü.

ÇáÒøóáúÚóÉõ

Yaklaşmak, ilerlemek. (-o) : Yaklaştırmak.

ÒóáóÝó Åáíå ÜÜÜõÜÜ ÒóáúÝð æ ÒóáíöÝðÇ

(=) İlâve etti.

ÒóáóøÝ

Yakınlık. Mertebe. Yemek tabağı. Gecenin başlangıcından bir müddet.

ÇáÒøõáúÝóÉõ (Ì) ÒõáúÝñ

Su dolu şey. Tabak. Bahçe. Ayna. Düz taş. Tepe.

ÇáÒøóáóÝóÉ õ (Ì) ÒóáóÝ

Yakınlık. Mertebe. Bahçe.

ÇáÒøõáúÝóì

Ayak kaymak.

ÒóáóÞóÊö ÇáÞÏãõ ÜÜÜõÜÜ ÒóáúÞðÇ

Uzaklaştırmak. Gözünü dikip dikkatle bakmak. Başını kazımak.

æÜ ÇáÔìÁ ÜÜÜöÜÜ ÒóáúÞðÇ

Hamile çocuk düşürdü. (-o) : Birine yiyecekmiş gibi baktı.

ÃÒúáóÞóÊö ÇáÍÇãáõ

Yeri düzledi. Yiyecekmiş gibi baktı.

ÒóáÞó ÇáãßÇäó

Süslendi, parladı.

ÊóÒáøóÞó

Kaygan yer.

ÇáÒøóáóÞõ

Düz ve kaygan taş. Ayna.

ÇáÒøóáúÞóÉõ (Ì) ÒóáóÞñ

Kapı sürgüsü.

ÇáãöÒúáÇÞõ

Kaygan yer.

ÇáãóÒúáóÞóÉõ (Ì) ãóÒóÇáöÞõ

Ayağı kaymak. Hataya düşmek. (-an) : Ayrılmak, uzaklaşmak; geçmek, gitmek. Eksilmek. (-min, ilâ) : Birinden başkasına nimet ulaşmak.

ÒóáøóÊú ÞóÏãõå ÜÜÜöÜÜ ÒóáÇøó æ Òõáõæ áÇð

Soğuk ve tatlı su. Katkısız şey. Protein.

ÇáÒøõáÇáõ

Sürçme, yanılma. Düğün. İyilik. Bağış.

ÇáÒøóáøóÉõ

Nefes darlığı. 

ÇáÒøóáøóÉ õ

Yanılmak. (-o) : Kesmek. Azaltmak. Doldurmak.

Òóáóãó ÜÜÜõÜÜ ÒáúãóÇ

Yeleksiz ok. Kumar oku. Hayvan tırnağı.

ÇáÒøóáóãõ (Ì) ÃÒúáÇãõ

Şekil, durum.

ÇáÒøóáúãóÉõ