Zengin. Peşin veren. |
ÇáÒøßÇÁõ |
Nutfe (tohum), çocuk. |
ÇáÒøõßúÈóÉõ |
Küçük içki tulumu. |
ÇáÒøóßúÑóÉõ (Ì) ÒõßóÑñ |
Küçük adımlarla yürümek. Salınarak koşmak. (-o) : Doldurmak. |
Òóßóøó ÇáÑÌáõ æ ÇáÝóÑúÎõ ÜÜÜöÜÜ ÒóßøóÇ |
(-alâ) : Hâkim oldu. Israr etti. |
ÃÒóßóø |
Nezle. |
ÇáÒøõßÇãõ |
Son çocuk. |
ÇáÒøõßúãóÉõ |
Sığınmak, katışmak. (-o) : Kuvvetle sanmak. Bilmek, anlamak. |
Òóßöäó Åáíå ÜÜÜóÜÜ ÒõßæäÇ |
Artmak, fazlalalaşmak. İyi olmak. Zenginleşmek. |
ÒóßÇ ÇáÔìõ ÜÜÜõÜÜ ÒõßõæøðÇ æ ÒóßÇÁ æ ÒóßÇÉð |
S. müş. |
Ýåæ Òóßöìñ (Ì) ÃÒú ßíöÇÁ |
Artırdı. Düzeltti. Temizledi. Övdü. Tezkiye etti. Malının zekâtını verdi. |
Òóßøóì ÇáÔì |
Çift. |
ÇáÒøóßÇ |
Bereket. Artış. Temizlik. Düzen. Saflık ve duruluk. Zekât. |
ÇáÒóßÇÉõ |