Dar yol, patika. Yakın, yakınlık.

الزَّقَبُ

Kuş ağzı ile yavrusuna yem vermek. Başından ayağına doğru yüzmek.

زَقَّ الطائرُ فرخَه ـــُــ زَقًّا

Dar yol, çıkmaz.

الزُّقَاقُ (ج) أزِقَّةٌ

Tulum.

الزِّقُّ (ج) أزْقَاقٌ و زِقاقٌ

Çiğneyip yutmak.

زَقَمَ الخُبزَ و نحَوَهُ ـــُــ زَقْمًا

(=)Zakkum yemek.

تَزَقَّمَ فلانٌ

Zehir. Cehennemde acı ve fena kokulu bir yemiş.

الزَّقُومُ

Ötmek. Çocuk çok ağlamak.

زَقَا الطائرُ والديكُ ـــُــ زَقْوًا و زُقَاء

Küme, yığın.

الزّقيةُ