Şiddetle sarstı, salladı. Sürdü. |
ÒóÚúÒóÚóåõ æÈå |
İlâve etmek, araya yalan sokmak. (-o) : Vurup derhal öldürmek. |
ÒóÚóÝó Ýì ÇáÍÏíË ÜÜÜóÜÜ ÒÚúÝðÇ |
Çabuk öldüren. |
ÇáÒøõÚóÇÝõ |
Safran bitkisi. |
ÇáÒøóÚÝÑÇäõ |
Bağırmak. (-o) : Korkutmak. Süratle sürmek. Çok tuz katmak. Toz koparmak. |
ÒóÚóÞó ÜÜÜóÜÜ ÒóÚúÞðÇ |
Çok acı, tuzlu. |
ÇáÒøõÚÇÞõ |
Gayret etmek. İki büklüm olmak. (-min) : Acı duymak, öfkelenmek. |
ÒóÚöáó ÜÜÜóÜÜ ÒóÚóáÇð |
Zannetmek. Batıl'ı gerçek sanmak. İnanmak. Demek. Yalan söylemek. Vadetmek. (-alâ) : Lider olmak, başa geçmek. |
ÒóÚóãó ÜÜÜõÜÜ ÒóÚúãð |
Tekeffül etmek. |
æÜ Èå ÜÜÜóÜÜ ÒóÚúãðÇ æ ÒóÚÇãÉð |
Ummak, sanmak. |
ÒóÚöãó ÜÜÜóÜÜ ÒóÚóãðÇ æÒóÚúãðÇ |
Başkanlık, liderlik. Malın çoğu ve iyisi. |
ÇáÒøóÚÇãÉõ |
Lider, reis. Kefil. |
ÇáÒøóÚíöãõ (Ì) ÒõÇÚãÇÁ |
Güvenilemeyecek şey. |
ÇáóãÒúÚóãõ ãÒóÇÚöãõ |
Her şeyin kötüsü. Bir parça. Balık kanatlarından birisi. Kozmopolit topluluk. |
ÇáÒøóÚäóÝóÉõ (Ì) ÒóÚÇäöÝõ |