Girecek yer. Koyun ağılı. Avcının saklandığı çukur.

ÇáÒøóÑúÈõ (Ì) ÒõÑõæÈñ

Minder, koltuk.

ÇáÒøóÑúÈöíóÉõ (Ì) ÒóÑóÇÁÜÈõ

Avcının gizlendiği çukur. Koyun ağılı. Yırtıcı hayvan ini.

ÇáÒøóíÈóÉõ (Ì) ÒóÑóÇÁöÈõ

Çatı oluğu.

ÇáãöÒúÑóÇÈõ

Boğmak. Kapamak. Dokumak.

ÒóÑóÏóåõ ÜÜÜõÜÜ ÒóÑúÏðÇ

Miğfer ve zırh halkası. Zırh.

ÇáÒøóÑóÏõ (Ì) ÒõÑæÏ

Parlamak.

ÒóÑøó ÇáÓøöäóÇäõ ÜÜÜöÜÜ ÒóÑöíÑðÇ

Aklı tekâmül etmek, tecrübesi çoğalmak. (-o) : Elbiseyi düğümlemek. Sımsıkı birleştirmek, kapamak. Silkmek. Kovmak. Mızrakla yaralamak.

æÜÜ ÇáÑøÌõáõ ÜÜÜõÜÜ ÒÑðÇ

Elbise, elektrik ve zil düğmesi. Kol kemiğinin yuvası. Uyluk kemiğinin başındaki düğmecik (kemiği). Kılıcın ağzı.

ÇáÒøóÑøõ (Ì) ÃÒúÑóÇÑñ æ ÒõÑæÑñ

Kese v.b. ağız bağı. 

ÇáãöÒóÑøõ

Sığırcık kuşu. 

ÇáÒøÑúÒõæÑõ (Ì) ÒÑÇÒíöÑæ

Tohum ekmek. Ekmek için yeri sürmek. Ekini ( yerden) bitirmek.

ÒóÑóÚó ÇáÍÈøó ÜÜÜóÜÜ ÒóÑúÚðÇ æ ÒöÑÇÚóÊÉð

Ziraat ortakçılığı yaptı.

ÒóÇÑóÚóåõ

Ekilen arazi.

ÇáÒøóÑøóÇÚóÉõ

Ekilen şey. Çocuk.

ÇáÒøóÑúÚõ (Ì) ÒõÑõæÚñ

Tohum. Ekilecek yer.

ÇáÒøóÑúÚóÉõ

(=)

ÇáÒøóÑöíöÚóÉõ

Tarla. 

ÇáãÒÑóÚóÉõ (Ì) ãóÒóÇÑö Úõ

Çabuk olmak, sıçramak. İlave etmek. Yara nüks etmek.( -ila) : Yaklaşmak.

ÒóÑóÝó Ýì ÇáãÔì ÜÜÜõÜÜ ÒóÑúÝðÇ

İnsan topluluğu. Zürafa.

ÇáÒøóÑÇÝóÉõ (Ì) Òó õÑóÇÝóì æ ÒóÑóÇÝìø

Kuş pislemek. (-o) : Göz atmak, dikkatle bakmak.

ÒóÑóÞó ÇáØÇÆÑõ ÜÜÜõÜÜ ÒóÑúÝðÇ

Mavi.

ÇáÇóÒúÑóÞõ

Akdoğan.

ÇáÒøõÑóÞõ

Şırınga.

ÇáÒøóÑÇÞóÉõ

Kayık.

ÇáÒøóæÑóÞú (Ì) ÒæÇÑÞ

Çekirge ayağı çiçeği. Safran.

ÇáÒøóÑúäóÈõ

Sıçan otu, zırnık.

ÇáÒøöÑúäíÎõ

Ayıplamak, azarlamak. 

ÒóÑóì Úáíå ÜÜÜöÜÜ ÒóÑúíðÇ æ ÒöÑóÇíóÉð

(=) (-bi) : Önem vermedi. İhmal etti.

ÃÒúÑóì Úáíå

Dolmak. Atılmak. (-bi) : Taşımak. (-o) : Hepsini içmek. Kesmek. Doldurmak. (-an) : Defetmek.

ÒóÚóÈó ÇáÅäÇÁ æ ÛíÑõå ÜÜÜóÜÜ ÒóÚúÈðÇ

Yediği yaramayıp karnı şişen, boynu incelen çocuk. Yılan. Pamuk bitkisi. Bukalemun.

ÇáÒøóÚÈóá

Rahatsız etmek. Sökmek. Kovmak.

ÒóÚóÌóåõ ÜÜÜóÜÜ ÒóÚúÌðÇ

Kötü huylu. 

ÇáÃÒúÚóÑõ (Ì) ÒõÚúÑ