Semiz, dolgun. |
الرَّيَّان |
Su arkı. |
المَرْوَى (ج) مراوٍ |
Şüpheye düşürmek, şüphe vermek. Başa gelmek. |
رابَهُ الاَمْرُ و فلانٌ ـــِــ رَيْبًا و رِيبَةً |
(=) Suizan besledi.(-o) : Rahatsız etti. |
أراب |
Şüphe etti. İtham etti. |
ارتاب فيه و به |
Zan, şüphe. Töhmet. İhtiyaç. Belâ,musîbet. |
الرَّيبُ |
Zan, şüphe. Töhmet. |
الرِّيبة (ج) رِيبٌ |
Hayız çağında olduğu halde hayız görmeyen kadın. |
المُسْتَرَابَةُ |
Gecikmek. |
راثَ ـــِــ رَيْثًا |
Yorgun düştü. Görevini yerine getiremedi.(-o) : Geciktirdi. Yordu. Yumuşattı. |
رَيَّثَ |
Gecikme. Miktar. Kadar. |
الرَّيْثُ |
Dağın sivri ve tümsek yeri. |
الرَّيْدُ (ج) رَيُو دٌ |
Arzu edilen şey, murad. |
الرِّيدُ |
Kuş tüylenmek. İhtiyacı kalmamak. (-o ): Yelek takmak. Takviye etmek, yardım etmek, vermek. Zayıf düşürmek. |
رَاشَ الطاّئِرُ ـــِــ رَيْشًا |
Yüzü ve kulakları kıllı. Servet sahibi. |
الأرْيَشُ |
Ucuna yelek takılmış ok. Rüşvet veren ile alan arasındaki elçi. |
الرَّائشُ |
Kuş tüyü. Güzel ve kıymetli elbise. Ev eşyası. Servet. Bolluk, bereket. İyi hal. |
الرِّيشُ (ج) أرْياشُ و رِياشُ |
Sap ile ucundan meydana gelen kalem. Mızrab. Yelekten yapılmış kalem. |
الرِّيشَةُ |
Dikişsiz çar, ince örtü. |
الرَّيِطَةُ |
Artmak, fazlalaşmak. Geri dönmek. Titremek. Korkmak. |
رَاعَ الشىء رَيْعًا و رِيوعًا ورِياعًا |
Toplandılar. Arttı. Serap görünüp uzaklaştı.(-o) : Artırdı. |
رَيَّعَ |
(=) Hayretten dona kaldı. Makyaj yaptı. Aktı, taştı. |
تَرَيَّعَ |
Artık. Kâr. Toprağın verimi. Toprağı işlemek için verilen muayyen ücret. |
الرَّيْعُ |
İlki. Üstünü. Başlangıcı. |
رَيْعَانُ كلِّ شىءٍ |
Toz toprak. |
الرِّيغُ |
Kasaba, köy. Çiftlik. Bolluk, refah. Verimli toprak. |
الرِّيفُ (ج) أرْيافٌ و رُيُوفٌ |
Dökülmek. Parıldamak. (-bi ) : Can vermek. |
رَاقَ الماء و نحوه ـــِــ رَيْقًا |
Katkısız. Aç karnına yenen. |
الرَّائِقُ |
(=) Asılsız, bâtıl. |
الرَّيْقُ |
Tükürük. Son nefes. |
الرَّيقُ (ج) أرْياقٌ و رِياقٌ |
Çocuğun salyası akmak. |
رالَ الصَّبِىّ ـــِــ رَيْلاً |
Yirmi Mısır kuruşuna karşılık bir gümüş para. |
الرِّيَالُ |
Kabir. Gün bitimi. Derece. |
الرَّيْمُ |
Beyaz ceylan. Kazan köpüğü. |
الرِّيمُ |
Kirlenmek. Bozulmak. (-o, alâ, bi): Hâkim olmak, üstüne çullanmak. (-bi) : Alıp götürmek. |
رانَ الشوبُ ـــِــ رَيْنًا |
Kalın perde ve örtü. Pas, kir. Kalp karası. |
الرَّانُ |
Hareket etmek, titremek. |
راهَ السرابُ ـــِــ رَيْهًا |
Bayrak. |
الرَّايَةُ (ج) رَاىٌ |