|
Semiz, dolgun. |
ÇáÑøóíøóÇä |
|
Su arkı. |
ÇáãóÑúæóì (Ì) ãÑÇæò |
|
Şüpheye düşürmek, şüphe vermek. Başa gelmek. |
ÑÇÈóåõ ÇáÇóãúÑõ æ ÝáÇäñ ÜÜÜöÜÜ ÑóíúÈðÇ æ ÑöíÈóÉð |
|
(=) Suizan besledi.(-o) : Rahatsız etti. |
ÃÑÇÈ |
|
Şüphe etti. İtham etti. |
ÇÑÊÇÈ Ýíå æ Èå |
|
Zan, şüphe. Töhmet. İhtiyaç. Belâ,musîbet. |
ÇáÑøóíÈõ |
|
Zan, şüphe. Töhmet. |
ÇáÑøöíÈÉ (Ì) ÑöíÈñ |
|
Hayız çağında olduğu halde hayız görmeyen kadın. |
ÇáãõÓúÊóÑóÇÈóÉõ |
|
Gecikmek. |
ÑÇËó ÜÜÜöÜÜ ÑóíúËðÇ |
|
Yorgun düştü. Görevini yerine getiremedi.(-o) : Geciktirdi. Yordu. Yumuşattı. |
ÑóíøóËó |
|
Gecikme. Miktar. Kadar. |
ÇáÑøóíúËõ |
|
Dağın sivri ve tümsek yeri. |
ÇáÑøóíúÏõ (Ì) Ñóíõæ Ïñ |
|
Arzu edilen şey, murad. |
ÇáÑøöíÏõ |
|
Kuş tüylenmek. İhtiyacı kalmamak. (-o ): Yelek takmak. Takviye etmek, yardım etmek, vermek. Zayıf düşürmek. |
ÑóÇÔó ÇáØÇøÆöÑõ ÜÜÜöÜÜ ÑóíúÔðÇ |
|
Yüzü ve kulakları kıllı. Servet sahibi. |
ÇáÃÑúíóÔõ |
|
Ucuna yelek takılmış ok. Rüşvet veren ile alan arasındaki elçi. |
ÇáÑøóÇÆÔõ |
|
Kuş tüyü. Güzel ve kıymetli elbise. Ev eşyası. Servet. Bolluk, bereket. İyi hal. |
ÇáÑøöíÔõ (Ì) ÃÑúíÇÔõ æ ÑöíÇÔõ |
|
Sap ile ucundan meydana gelen kalem. Mızrab. Yelekten yapılmış kalem. |
ÇáÑøöíÔóÉõ |
|
Dikişsiz çar, ince örtü. |
ÇáÑøóíöØóÉõ |
|
Artmak, fazlalaşmak. Geri dönmek. Titremek. Korkmak. |
ÑóÇÚó ÇáÔìÁ ÑóíúÚðÇ æ ÑöíæÚðÇ æÑöíÇÚðÇ |
|
Toplandılar. Arttı. Serap görünüp uzaklaştı.(-o) : Artırdı. |
ÑóíøóÚó |
|
(=) Hayretten dona kaldı. Makyaj yaptı. Aktı, taştı. |
ÊóÑóíøóÚó |
|
Artık. Kâr. Toprağın verimi. Toprağı işlemek için verilen muayyen ücret. |
ÇáÑøóíúÚõ |
|
İlki. Üstünü. Başlangıcı. |
ÑóíúÚóÇäõ ßáøö ÔìÁò |
|
Toz toprak. |
ÇáÑøöíÛõ |
|
Kasaba, köy. Çiftlik. Bolluk, refah. Verimli toprak. |
ÇáÑøöíÝõ (Ì) ÃÑúíÇÝñ æ ÑõíõæÝñ |
|
Dökülmek. Parıldamak. (-bi ) : Can vermek. |
ÑóÇÞó ÇáãÇÁ æ äÍæå ÜÜÜöÜÜ ÑóíúÞðÇ |
|
Katkısız. Aç karnına yenen. |
ÇáÑøóÇÆöÞõ |
|
(=) Asılsız, bâtıl. |
ÇáÑøóíúÞõ |
|
Tükürük. Son nefes. |
ÇáÑøóíÞõ (Ì) ÃÑúíÇÞñ æ ÑöíÇÞñ |
|
Çocuğun salyası akmak. |
ÑÇáó ÇáÕøóÈöìø ÜÜÜöÜÜ ÑóíúáÇð |
|
Yirmi Mısır kuruşuna karşılık bir gümüş para. |
ÇáÑøöíóÇáõ |
|
Kabir. Gün bitimi. Derece. |
ÇáÑøóíúãõ |
|
Beyaz ceylan. Kazan köpüğü. |
ÇáÑøöíãõ |
|
Kirlenmek. Bozulmak. (-o, alâ, bi): Hâkim olmak, üstüne çullanmak. (-bi) : Alıp götürmek. |
ÑÇäó ÇáÔæÈõ ÜÜÜöÜÜ ÑóíúäðÇ |
|
Kalın perde ve örtü. Pas, kir. Kalp karası. |
ÇáÑøóÇäõ |
|
Hareket etmek, titremek. |
ÑÇåó ÇáÓÑÇÈõ ÜÜÜöÜÜ ÑóíúåðÇ |
|
Bayrak. |
ÇáÑøóÇíóÉõ (Ì) ÑóÇìñ |