Kurumak. Kesilmek. Kâtil diyetle ölümden kurtulmak. Ara bulmak.

ÑóÞóÇ ÇáÏãÚ æÇáÏãõ æ äÍæ åãÇ ÑóÞúÆðÇ æ ÑõÞõæÁðÇ

Arabulucu. Kan kesilsin diye üzerine konan şey. Diyet.

ÇáÑøóÞæÁõ

Beklemek. Göz önüne almak. gözetmek, korumak. Sakınmak.

ÑóÞóÈóåõ ÜÜÜõÜÜ ÑÞúÈðÇ æ ÑõÞæÈðÇ æÑóÞÇÈóÉð

Ölümünden sonra sahip olmak şartıyla birine ev veya tarla verdi.

ÃÑÞóÈóåõ ÏÇÑà Ãæ ÃÑÖðÇ

Gözetti, korudu. Korktu, çekindi. 

ÑÇÞóÈóåõ

Yükseldi, yukarı çıktı. Bekledi. 

ÇÑÊóÞÈó

(=)

ÊóÑóÞøóÈóå

Sansür. 

ÇáÑøóÞÇÈóÉ

Murakabe. Ölümünden sonra sahip olmak şartıyla birine ev veya tarla verme.

ÇáÑøõÞúÈóì

Kontrol işi. Korku. Sakınma.

ÇáÑøöÞúÈóÉõ

Boyun. İnsan. Keman veya ut kulpu.

ÇáÑøóÞóÈóÉõ (Ì) ÑöÞÇÈñ

Allah’ın isimlerinden. Gözetleyen, koruyan. Kumar hakemi. Sansür eden. Keşif kıt’ası.

ÇáÑøóÞöíÈõ (Ì) ÑõÞóÈóÇÁ

Kazanmak, elde etmek. (-o) : Düzene koymak.

ÑóÝóÍó ÜÜÜóÜÜ ÑóÞÍðÇ æ ÑóÞóÇÍóÉð

Uyumak. (-an) : Vaz geçmek. Fırsatı kaçırmak.

ÑóÞóÏó ÜÜÜõÜÜ ÑóÞúÏðÇæ ÑõÞõæÏðÇ æ ÑõÞÇÏðÇ

Büyük ve derin küp. 

ÇáÑÇÞõæÏõ

Uyuyacak yer. Kabir.

ÇáãóÑúÞóÏõ (Ì) ãóÑóÇÞöÏõ

Süslemek. Yaldızlamak, nakışlamak. Yazmak, noktalamak.

ÑóÞóÔóå ÜÜÜõÜÜ ÑóÞúÔðÇ

(=) Sitem etti.

ÑóÞóÔóåõ

Güzel yazı.

ÇáÑøóÞúÔõ (Ì) ÑÞæÔñ

Siyah-beyaz benekli yılan. Sarı ve kırmızı noktalı böcek.

ÇáÑøó ÞúÔóÇÁõ

Sıçramak, sıçrayıp çökerek oynamak. Sallanmak, kımıldamak, çırpınmak.

ÑÞóÕó ÜÜÜõÜÜ ÑÞúÕðÇ æÑÞóÕóÇäðÇ

Sıçrayarak yürüdü. (-o) : Oynattı, hoplattı.

ÃÑúÞóÕó

Oyuncu, dansöz.

ÇáÑÇÞöÕóÉõ

Oyun, dans. Oyunda yapılan hareketler.

ÇáÑøóÞúÕõ

Saat pandülü. Saat kepçesi (rakkase).

ÇáÑøóÞøóÇÕõ

Alaca boyamak.

ÑóÞóØóåõ ÜÜÜõÜÜ ÑóÞóØóÇ

Benekli hayvan. Kaplan, pars.

ÇáÇóÑúÞóØõ

Alaca renk.

ÇáÑøõÞúØóÉõ (Ì) ÑõÞóØñ

Ellerini yere dayayarak kalkmak.(-o): Yamamak. Destek vurmak. Düzene koymak. Vurmak. Sövmek.

ÑóÞóÚó ÇáÔóíÎõ æ äÍæåõ ÜÜÜóÜÜ ÑóÞúÚðÇ

(=) Kazandı. Korudu. İlâve etti, tamamladı. 

ÑóÞøóÚóåõ

Ahmak. Gök.

ÇáÃÑúÞóÚõ (Ì) ÑõÞúÚñ

Yama, kâğıt parçası, fiş. Kara parçası. Satranç tablası. Rık'a yazısı.

ÇáÑøõÞúÚÉõ

Frenk inciri.

ÇáÑøõÞóÚóÉõ (Ì) ÑõÞóÚñ

Ahmak. Gök.

ÇáÑøóÞíÚ (Ì) ÃÑÞÚÉ

İnceltmek.

ÑóÞóåõ ÜÜÜõÜÜ ÑóÞóÇ

İnce ve nazik olmak.Yumuşamak. Boyun eğmek. Utanmak. (-li ) : Acımak.

ÑóÞó ÜÜÜöÜÜ ÑöÞðÇ æ ÑöÞøóÉð

S. müş.

Ýåæ æåì æ åã ÑÞíÞ (Ì) ÃÑöÞÇÁ

(= ) Fakir düştü. (-bi ) : Cimrilik etti, esirgedi. (-o) : İnceltti. Köle edindi. Yumuşattı.

ÃÑÞøó

Yumuşattı. Süsledi. Bozdu. 

ÑóÞóøÞøó ÞáÈóåõ

Su çekilip azaldı. Çoğu gitti. (-o) : Mâlik oldu, köle muamelesi yaptı.

ÇÓúÊóÑóÞõø

İnce,hoş.Yufka ekmek.

ÇáÑøõÞóÇÞõ

Yazı yazılan ince deri. Beyaz sayfa. Az su. Büyük kaplumbağa, erkek kaplumbağa.

ÇáÑøÞõ (Ì) ÑÞæÞ

İnce. Tef. Kölelik. Geniş ve yumuşak arazi.

ÇáÑøöÞøõ (Ì) ÑõÞõæÞ

İnce, hoş, köle.

ÇáÑøóÞíÞ

Kalın oklava.

ÇáãöÑÞÇÞõ (Ì) ãóÑÇÞíÞõ

Yufka ekmek.

ÇáãõÑÞøóÞõ

Çabuk, gayretli.

ÇáãöÑÞÇáõ (Ì) ãÑÇÞíáõ

Yazmak . Noktalamak, harflerini belirtmek. Çizgi çekmek, süslemek. Damgalamak. Nişanlanmak. Ütülemek. Mühürlemek.

ÑÞóãó ÇáßÊÇÈ æ Úáíå æ Ýíå ÜÜÜÜõÜÜ ÑóÞúãðÇ

Erkek yılan.

ÇáÇóÑúÞóãõ (Ì) ÃÑÇÞöãõ

Noktalama.

ÇáÊÑÞíã

Kalın çizgi. Nişan. Mühür izi. Fiyat etiketi. Rakam. 

ÇáÑøóÞúãõ (Ì) ÃÑÞÇãñ

Bahçe. Vadi kenarı. Su birikintisi. Hayvan bileğindeki tırnak şeklinde kabarık.

ÇáÑøóÞúãÉõ

Kitap. Yörünge. Ashab-ı Kehf’in memleketi, dağı veye köpeği.

ÇáÑøóÞöíãõ

Kalem. Nakışlama aleti. Ütü.

ÇáãöÑÞóãõ (Ì) ãóÑÇÞöãõ

Kına veya safran ile boyamak, saçını boyamak.(-o ) : Bir şeyi boyamak.

ÑóÞóäóÊ ÇáãÑÇÁÉõ ÜÜÜÜõÜÜ ÑóÞúäðÇ

( = ) (-o ) : Güzel yazdı, sık yazdı. Noktaladı.

ÑóÞóäóÊö ÇáãÑÃÉõ

( = ) 

ÊóÑóÞóøäó

Kına, safran. 

ÇáÅÑúÞóÇäõ

( = ) 

ÇáÑøöÞóÇäõ ÇáÑÞæä

Okuyup üflemek, okuyarak tedavi etmek.Yaltaklanmak.

ÑóÞóì ÇáãóÑöíÖó æ äÍóæå ÜÜÜöÜÜ ÑÞúíðÇ æ ÑõÞíðÇæÑõÞúíóÉð

Yukarı çıkmak, yükselmek. (-o ) : Üzerine çıkmak.

ÑóÞöìó ÜÜÜóÜÜ ÑóÞúíðÇ æ ÑõÞøóíÇ æ ÑóÞúíóÉð

Yükseltti, yukarı çıkardı. Terfi ettirdi. (-fî ) : İlâve etti. (-alâ ) : Söz uydurdu.

ÑóÞóÇåõ

Yükseldi.

ÇÑÊóÞì

Üstüne çıktı.

æ ÜÜ ÔíðÇæÝíå æ Åáíå æ Úáíå

Yükseldi, ilerledi. Terfiye etti. (-o, fî, ilâ, alâ ): Üstüne çıktı.

ÊÑÞøóì

Toprak vaya kum yığını.

ÇáÑøóÞúæõ

Yükselme vasıtası. Basamak, derece.

ÇáãóÑöÞÇÉ (Ì) ãÑÇÞ