|
Nem kapmak. Islanmak. Aklına geldiği gibi konuşmak. |
ÑóØöÈó ÜÜÜóÜÜ ÑõØõæ ÈÉð æ ÑóØÇÈÉð |
|
S. müş. |
Ýåæ ÑóØúÈ æåì ÑØÈÉ |
|
(=) Yumuşak olmak. Rutubetli olmak. |
ÑóØõÈó ÜÜÜõÜÜ ÑõØõæÈÉðæ ÑóØÇÈÉð |
|
Hurma olgunlaştı. Çok hurması oldu. (-o): ıslattı. |
ÃÑØóÈó |
|
Yumuşak. Yaş, ıslak. |
ÇáÑøóØúÈõ (Ì) ÑõØõÈñ æÑõØúÈñ |
|
Olgun taze hurma, |
ÇáÑøõØóÈ (Ì) ÃÑØÇÈñ æÑöØÇÈñ |
|
Gürültü. Ahmaklık. |
ÇáÑøóØíØõ (Ì) ÑöØÇØñ |
|
Koşmak. (-o): Eliyle kaldırıp ağırlığını yoklamak. |
ÑóØóáó ÜÜÜõÜÜ ÑóØúáÇø |
|
Saçı yağ ile yumuşattı. Kırdı, katladı. Saldı, sarkıttı. |
ÑóØøóáó ÇáÔÚÑ |
|
Bir ağırlık ölçüsü (Mısır’a göre 460,8 gram.) Yumuşak. Mürahik. Ahmak. |
ÇáÑøóØúáõ (Ì) ÃÑØÇáñ |
|
Çamura sokmak, çamura atmak. Başına iş açmak. Engel olmak. |
ÑóØóãóåõ ÜÜÜõÜÜ ÑóØúãðÇ |
|
Sustu. |
ÃÑúØóãó |
|
Çamura düştü. İşi karıştı. |
ÇÑÊóØóãó |
|
Güç iş, çıkmaz. |
ÇáÑøõØúãóÉõ |
|
Yabancı kendi diliyle konuşmak. Anlaşılmayan bir şeyler söylemek. |
ÑóØóäó ÇáÇóÚúÌóãöìó ÜÜÜõÜÜ ÑóØóÇäóÉð |
|
Yabancı dil. Rumuzlu söz. |
ÇáÑöøØóÇäóÉõ |
|
Yaprakları tabaklıkta kullanılan bir ağaç. |
ÇáÇóÑúØóì |