Tükürük. Çiğ. Dolu. Misk tozu. Şeker parçası. Sızmış bal.

ÇáÑøõÖóÇÈõ

Taşla ezmek, ufaltmak.

ÑóÖóÍóåõ ÜÜÜóÜÜ ÑóÖúÍðÇ

Özür diledi.

ÇÑúÊóÖóÍó ãäå

Az bağış. Dövülmüş çekirdek sıçrantısı.

ÇáÑøóÖúÍõ

Dibek taşı. 

ÇáãöÑúÖÇÍõ

Tekeler birbirine tos vurmak. (-bi): Yere vurmak. (-li) : Az vermek. (- o) : Ezmek, kırmak. 

Ñó ÖóÍóÊö ÇáÊøõíõæÓõ ÜÜÜóÜÜ ÑóÖúÎðÇ

Konuşurken yabancı kelimeler kullandı.

ÇÑúÊóÖóÎó

Kırıp yedi. Duydu. Tam anlayamadı.

ÊóÑóÖøóÎó ÇáÎõÈúÒó

Az bağış. 

ÇáÑøõÖóÇÎóÉõ

Su yollarındaki küçük çakıllar. Küçük damlalar. Şişman.

ÇáÑøóÖúÑÇÖ

Kırmak, ufaltmak.

ÑóÖøóåõ ÜÜÜõÜÜ ÑóÖøðÇ

Ağır davrandı. Gitti. (-o): Terletti.

ÃÑóÖøó

Ufantı, küçük parçalar. 

ÇáÑøõÖÇÖõ

Sütle pişmiş hurma. 

ÇáÑøóÖø

Alçak ve değersiz olmak.

ÑóÖóÚó ÜÜÜóÜÜ ÑóÖÇÚóÉ

Emmek.

æ Ü Ããøóåõ ÜÜÜóÜÜ ÑóÖúÚðÇ æ ÑöÖóÃÚðÇ

Emzirecek çocuğu oldu. Emzirdi.

ÃÑúÖóÚóÊ ÇáÇãø

Fa. 

Ýåì ãÑ ÖÚñ æ ãÑÖóÚóÉñ (Ì) ãóÑÇÖÚõ

Çocuk için süt anne istedi. Emmek istedi.

ÇÓúÊóÑúÖóÚó ÇáæáÏø

m. Süt emen çocuğun ön dişi, süt dişi. Alçak, değersiz.

ÇáÑøóÖÚøÉõ (Ì) ÑóæóÇÖÚõ

Süt kardeşliği.

ÇáÑøó ÖÇÚõ

Süt emen, süt emziren. 

ÇáÑÖíÚõ (Ì) ÑõÖõÚñ

Emzikli şişe.

ÇáãöÑúÖóÚóÉõ (Ì) ãóÑóÇÖöíÚõ

Ateş veya güneşte kızdırılmış taş. Diz kapağı kemiği.

ÇáÑøóÖúÝóÉõ (Ì) ÑóÖúÝ

Ütü taşı.

ÇáãöÑúÖÇÝóÉõ (Ì) ãóÑÇÖöíÝõ

Sık adımlarla yavaş koşmak.(-bi): Bir yerde kalmak,ikamet etmek. Kendini yere atmak. (-o): Yanyana getirmek, dizmek, yerleştirmek. Kırmak. Toprağı aktarmak. 

ÑóÖóãó ÜÜÜöÜÜ ÑóÖúãðÇ æ ÑóÖóãÇäðÇ

Beyaz taş. Üstüste büyük kayalar.

ÇáÑøóÖúãõ

Seçmek, tercih etmek, kabul etmek. (-o, li): Ehil görmek. (-min, o): Yetinmek.

ÑóÖöíóåõ æ Èå æ Úäå æ Úáíå ÜÜÜóÜÜ ÑöÖðÇ æ ÑöÖÇÁð æ ÑöÖúæóÇäðÇ æãÑóÖÇÉð

Rızasını istedi. Güçlükle râzı etti.

ÊóÑÖøÇå

Kabul edilen. İtaat eden. Seven. 

ÇáÑøóÖöìø