Gözetlemek.

رَصَدَه ـــُــ رَصْدًا

Yere yağmur yağdı. (-o, li) : Hazırladı. (-o) Çıkardı, ortaya koydu.

أرْصَدَتِ الاَرضُ

Rasatçı. Arslan.

الرَّاصِدُ (ج) رَصَدٌ و رُصَّادٌ

Yol. Az miktarda ot ve yağmur. Rasatçı. Rasathane. 

الرَّصَدُ (ج) أرْصادٌ

Birden gelen yağmur, sağnak.

الرَّصْدَةُ (ج) رِصادٌ

Yol kesen. 

الرَّصَدِىّ

Rasatçı, gözetleyen. Hesap bakiyyesi. Parayı karşılayan altın.

الرَّصيِدُ

Gözetleme yeri veya yolu.

المِرْصادُ

Bitiştirmek. Arasına kurşun döküp tespit etmek.

رَصَّهُ ـــُــ رَصًّا

Yanyana gelmek, yaklaşmak. Sıra olmak, dizilmek.

رَصَّ ـــَــ رَصَصًا

S. müş.

فهو أرَصّ و هى رَصَّاء (ج) رُصٌ

Kavuk.

الاَرْصُوصَةُ (ج) أرَاصيص

Kurşun. Mermi.

الرَّصَاصُ

Kurşun kalem.

قَلَمُ الرَّصَاصِ

Kurşûnî

الرَّصاصِىّ

Kadın peçesi.

الرَّصيصُ

İkamet etmek, durmak. (-o): Yumruk atmak, dürtmek. (-bi): Yapışmak.

رَصَعَ با لمكان ـــَــ رَصْعًا

Yaldızladı. Kıymetli taşlarla işledi. Kuş yuva ördü.

رَصَّعَهُ

Yaldız, süs. Halka. 

الرَّصيعَةُ (ج) رَصائع

Topaç.

المِرْصاعُ (ج) مَرَاصيعُ

Lâyık olmak, yakışmak. (-o) : Yan yana getirmek. Dizmek.

رَصَفَ به الاَمرُ ـــُــ رَصْفًا

Sağlam ve muhkem olmak. 

رَصُفَ ـــُــ رَصافةً

Ok üzerine bağlanan kiriş. 

الرُّصافة (ج) رَصائِفُ

Su seddi, barajı. Sarnıç kanalı.

الرَّصَفة

Sağlam, muhkem. Mukallit, tâbi. Kaldırım. İskele.

الرَّصيفُ

Çekiç. Külünk.

المِرْصافة (ج) مَراصيفُ

Sabit, sağlam ve muhkem olmak.

رَصُنَ ـــُــ رَصَانَةً

S. müş.

فهو رَصِينٌ و هى رصينةٌ

Sağlam bildi. İnceledi.

رصَّنَ الشىءَ

Hayvan dağladıkları demir çubuk.

المِرْصَنُ (ج) مَرَاصِنُ