Anasını takib edebilen ceylan yavrusu. |
ÇáÑøóÔóà (Ì) ÃÑÔÇÁ |
Sızmak, akmak. Terlemek. Ceylan yavrusu yeni yürümek. |
ÑóÔóÍó ÇáÚÑÞõ Ü ÑóÔúÍðÇæ ÑÔóÍÇäðÇ |
Geliştirdi, büyüttü. Süzdü. (-li) : Hazırladı, Ehil kıldı. Tezkiye ve tavsiye etti. Namzet gösterdi. |
ÑóÔøóÍóåõ |
Ter ve benzeri gibi sızıntı. |
ÇáÑøóÔúÍõ |
Belleme. İç gömlek. |
ÇáãöÑúÔóÍõ (Ì) ãóÑóÇÔöÍõ |
Süzgeç. |
ÇáãõÑóÔøöÍõ |
Doğru yolu bulmak. |
ÑóÔóÏó ÜÜÜõÜÜ ÑõÔúÏðÇ æÑóÔöÏó ÜÜÜóÜÜ ÑóÔóÇÏÇð |
Doğru yolu gösterdi. |
ÃÑúÔóÏóåõ Åáì ÇáÇóãúÑ æáå æ Úáíå |
(=) Reşid olduğuna hükmetti. |
ÑÔøóÏóåõ |
Yol göstermesini istedi. |
ÇÓúÊóÑúÔóÏóå |
Doğruluk, hidayet. Tere. Yaban turpu. |
ÇáÑøóÔóÇÏõ |
Dinî vazifeleri yerine getirme ve malında, tasarruf etme çağı. |
ÇáÑøõÔúÏõ |
Doğru, meşrû. |
ÇáÑøóÔúÏóÉõ |
Allah’ın isimlerinden. Doğru görüşlü. Yol gösteren. Rüşt çağına ermiş olan. |
ÇáÑøóÔöíÏõ |
Va’zeden, öğüt veren. |
ÇáãõÑúÔöÏõ |
Yağmur yağmak. (-o) : Su serpmek. Arazöz veya benzeri bir aletle sulamak. |
ÑóÔóøÊö ÇáÓãÇÁ ÜÜÜõÜÜ ÑÔøðÇ |
Su küçücük damlalar halinde uçuştu, yayıldı. |
ÊóÑóÔøóÔó ÇáÓÇÆöáõ |
Küçücük damlalar halinde uçuşan veya yayılan su. |
ÇáÑøóÔóÇÔõ |
(=) Çisinti. |
ÇáÑøóÔø (Ì) ÑöÔÇÔ |
Makinalı tüfek. |
ÇáÑøóÔøóÇÔõ |
Su püskürtme aleti. |
ÇáãöÑóÔóÉõ (Ì) ãóÑÇÔøõ |
Emmek. |
ÑóÔóÝó ÇáãÇÁ æ äÍæå ÜÜÜõÜÜ ÑóÔúÝðÇæ ÑóÔíÝðÇ |
Az miktarda su v.b. kalıntısı. |
ÇáÑÔóÝõ |
Atmak, vurmak dikkatle bakmak. |
ÑóÔóÞóåõ ÜÜÜõÜÜ ÑóÔúÞðÇ |
Boyu bosu güzel olmak. (-fî) : Eli çabuk olmak. |
ÑóÔõÞó ÜÜÜõÜÜ ÑÔóÇÞóÉð |
S. müş. |
Ýåæ ÑóÔöíÞñ (Ì) ÑóÔóÞñ |
Yazarken kalemin çıkardığı ses. Bir atış. Ok. |
ÇáÑøöÔúÞõ (Ì) ÃÑúÔóÇÞñ |
Obur. Tufeylî. |
ÇáÑøóÇÔöäõ |
Kuş yavrusu gıda almak için ağzını annesine uzatmak. (-o) : Rüşvet vermek. |
ÑóÔóÇ ÇáÝÑÎõ ÜÜÜõÜÜ ÑóÔðæÇ |
Rüşvet aldı. |
ÇÑúÊóÔóì |
İp, kova ipi. |
ÇáÑøöÔÇÁ (Ì) ÃÑúÔöíóÉñ |
Bir iş gördürme için verilen şey, rüşvet. |
ÇáÑøõÔæÉ (Ì) ÑõÔðÇ |