Başına belâ getirmek. |
ÑóÒóÃóåõ ÑõÒúÁðÇ æ ãóÑúÒöÆóÉð |
(=) Çok faydalandırdı. |
ÑóÒóøÃóåõ |
Eksildi. (-o): Zarar verdi. |
ÇÑóÊóÒà ó ÇáÔìÁõ |
Belâ, müsibet. |
ÇáÑøõÒúÁõ (Ì) ÃÑúÒóÇÁ |
(=) |
ÇáÑøóÒöíÆÉõ (Ì) ÑÒÇíÇ |
Bodur ve sert adam. Büyük. |
ÇáÅÑúÒóÈøõ |
Taş külüngü. Demir çubuk. |
ÇáÅÑúÒóÈóøÉõ (Ì) ÃÑÇÒöÈõ |
Su oluğu. Uzun, büyük gemi. |
ÇáãöÑúÒÇÈõ |
Eski İran hükümdarı. Uç beyi. Yiğit süvari. |
ÇáãóÑúÒõÈÇäõ (Ì) ãóÑóÇÒóÈÉ |
Taş külüngü. |
ÇáãöÑÒóÈóÉõ (Ì) ãóÑóÇÒöÈ |
Yorgunluktan düşüp kalmak. Zayıf ve fakir düşmek. (-o) : Mızraklamak. |
ÑÒóÍó ÇáÈóÚöíÑõ ÜÜÜóÜÜ ÑõÒóÇÍðÇ æÑõÒõÍðÇ |
Asma çardağı. Ses. |
ÇáãöÑúÒóÍ |
Gök yağmurdan dolayı ses çıkarmak. (-o): Çakmak, tesbit etmek. Yarlamak. |
ÑóÒøóÊö ÇáÓãÇÁ ÜÜÜõÜÜ ÑóÒøðÇ |
Pirinç. |
ÇáÑøõÒøõ |
Ses. Gizli ses. Uzaktan duyulan ses. Gök gürültüsü. Bağırsak gazı. |
ÇáÑøöÇÒõø |
Pirinç satan. |
ÇáÑøóÒóøÇÒõ |
Kilit halkası. Sırt ağrısı. |
ÇáÑøóÒóøÉõ |
Cıvık ve kokuşmuş çamur. |
ÇáÑøóÒóÛóÉõ |
Yiyecek vermek. Rızıklandırmak. Yiyecek şey elde etmek. Maaş vermek. Şükretmek. |
ÑóÒóÞóåõ ÜÜÜõÜÜ ÑóÒúÞðÇ |
Rızkını aldı.(-o): Rızık diledi. |
ÇÑúÊóÒóÞó |
Rezâkî üzüm. Bundan yapılan şarap. Keten veya keten kumaşı. Zayıf. |
ÇáÑøóÇÒöÞìøõ |
Yiyecek, giyecek ve faydalanılacak her şey. Karna girip gıda veren şey. Yağmur. Bağış. Maaş. |
ÇáÑøóÒúÞõ (Ì) ÃÑÒóÇÞñ |
Geliri cami hizmetlerine sarf olunan tarla ve akar. |
ÇáÑøöÒúÞóÉõ (Ì) ÑöÒóÞñ |
Maaşlı kimseler. Maaşlı askerler. |
ÇáãõÑúÊóÒöÞóÉõ |
Bir yerde çakılıp kalmak. (-alâ) Üstün gelmek. |
ÑÒóãó ÜÜÜõÜÜ ÑõÒõæãðÇ æ ÑõÒóÇãðÇ |
Kış soğuk yapmak. Ölmek. (-bi) Benimsemek. Doğurmak. (-o) Toplamak. |
æÜ ÇáÔøöÊóÇÁõ ÑóÒúãóÉð |
Devamlı gök gürültüsü ile yağan yağmur. |
ÇáÑøó Òöãõ |
Paket. |
ÇáøóÑöÒúãóÉõ (Ì) ÑöÒóãñ |
Ağır vekur ve sakin olmak. |
ÑÒõäó ÜÜÜõÜÜ ÑóÒÇóäóÉð æ ÑõÒõæäðÇ |
Dost oldu. |
ÑóÒóÇäóåõ |
Acı badem ağacı. |
ÇáÅÑúÒóäõ |
Vekar. |
ÇáÑøóÒóÇäóÉõ |
Kenar. Su çukuru. |
ÇáÑøöÒúäõ (Ì) ÃÑúÒÇäñ |
Her şeyin ağırı. Sâbit ve sâkin. Vakur. Asil. |
ÇáÑøóÒöíäõ (Ì) ÑöÒóÇäñ |
Küçük pencere. |
ÇáÑøóæúÒóäóÉ |