(=) |
ÑóÍõÈó ÇáãßÇäõ ÜÜÜõÜÜ ÑõÍúÈðÇ æ ÑóÍÇÈóÉð |
Geniş oldu. (-o) : Genişletti. |
ÃÑúÍÈ |
Genişletti. Bolluk ve genişlik diledi. Merhaba dedi. |
ÑóÍøóÈó ÇáãßÇäó |
Geniş, bol. |
ÇáÑøóÍúÈ |
Geniş yer. Saha. |
ÇáÑøóÍúÈÉ |
Hoş geldin. Başımızın üstünde yerin var. Merhaba. |
ãÑÍÈðÇ Èß |
Düztaban. |
ÇáÃÑóÍøõ |
Geniş. |
ÇáÑøóÍúÑóÇÍ |
Yıkamak. |
ÑóÍóÖó ÇáËæÈó ÜÜÜóÜÜ ÑÍúÖðÇ |
Çok ter. |
ÇáÑøõÍóÖóÇÁ |
Gusulhane. Perde. Tokaç. |
ÇáãöÑúÍÇÖ (Ì) ãÑÇÍíÖ |
Halis şarap. |
ÇáÑøõÍóÇÞ |
(=) Güzel bir koku. |
ÇáÑøÍíÞ |
Göçmek. (-o): Yüklemek. Binmek. Üzerine kılıç çekmek. |
ÑóÍóáò Úä ÇáãßÇä ÜÜÜóÜÜ ÑóÍúáÇð æÑÍíáÇð æ ÊóÑúÍÇáðÇ æ ÑöÍáÉð |
Göçürdü. Yükledi. Süsledi. Nakletti. |
ÑóÍøáóåõ |
Göçtü. (-o) : Yükledi. Bindi. Sırtına çıktı. |
ÇÑúÊóÍóáó |
Binek istedi. Kendini ayak altına verdi. |
ÇÓúÊóÑúÍóáóå |
Yük devesi. |
ÇáÑÇÍáÉ (Ì) ÑæÇÍá |
Eğer. |
ÇáÑøöÍÇáÉ (Ì) ÑÍÇÆá |
Eğerci. |
ÇáÑøóÍøÇá |
Göçebe. |
ÇáÑøõÍóÇá |
Deve palanı. Göç yükü. Mesken. Ev eşyası. |
ÇáÑøóÍúá (Ì) ÃÑúÍõá æ ÑöÍÇá |
Göç. Seyahatname. |
ÇáÑøöÍáÉ (Ì) ÑöÍóá |
Göç hedefi. |
ÇáÑøõÍúáÉ |
Göç. Seyahata dayanıklı. |
ÇáÑøóÍíá |
Muayyen bir zamanda kat’edilen mesafe. İki konak arasındaki mesafe. |
ÇáãóÑúÍóáÉ (Ì) ãÑÇÍá |
Kadının rahmi sancımak. Su kabı bozulmak. |
ÑóÍöãóÊú ÇáãÑÃÉ ÜÜÜóÜÜ ÑóÍóãðÇ |
Acımak, merhamet etmek. Bağışlamak. |
æ ÜÜ ÝáÇäðÇ ¡ ÑÍãÉ æ ÑõÍúãðÇæ ãÑÍóãóÉð |
Rahim. Akrabalık. Akrabalık bağları. |
ÇáÑøóÍöã æÇáÑøóÍúã æ ÇáÑøöÍúã (Ì) ÃÑÍÇã |
Çok merhametli (yalnız Allah’ın sıfatıdır.) |
ÇáÑøóÍãäõ |
İyilik ve nimet. |
ÇáÑÍãÉ |
(= ) |
ÇáÑøóÍóãõæÊ ÇáÑøõÍúãóì |
Çok merhametli. Merhamet olunan. |
ÇáÑøóÍöíã (Ì) ÑõÍóãóÇÁ |
İyilik ve nimet. |
ÇáãÑÍãÉ |
Dönmek, kıvrılmak. (-o): Döndürmek. Saygı göstermek. |
ÑóÍóÊö ÇáÍóíøóÉõ ÜÜÜõÜÜ ÑóÍúæðÇ |
Değirmen. Göğüs. Azı dişi. |
ÇáÑøóÍÇ ÇáÑøóÍóì (Ì) ÃÑúÍò æ ÃÑúÍÇÁñ |
Değirmen taşının döndüğü yer. Harp meydanı. |
ÇáãóÑúÍóì |