Ahmaklık. 

الرَّثْءُ

Ahmaklık. Köremez. 

الرَّثِيئَةُ

Elbise eskimek. Üstü başı perişan olmak.

رَثَّ الثوبُ و غيرُه ـــُــ رَثَاثَةًو رُثُوثَةً

Elbise eskimek. 

رثَّ الثوبُ وغيرُه ـــُــ رَثَاثَةً و رُثُوثَةً

S. müş.

فهو أرَثُ و هى رَثَّاءُ (ج) رُثٌ

S. müş.

وهو رَثٌّ و رثيثٌ (ج) رِثاثٌ

Harpte yaralanıp sonradan öldü.

ارْتُثَّ

Eski. Ahmak kadın. Düşkün ve âciz kimseler.

الرِّثّة (ج) رِثَتٌ و رِثَاتٌ

Hafif yağmur. 

الرَّثْمَةُ (ج) رِثَامٌ

Atın burnundaki beyazlık.

الرُّثْمَةُ

Burun. 

المِرْثَمُ (ج) مَرَاثمُ

Ölüye ağlamak. Ölünün iyi taraflarını anmak, bir şiirle ifade etmek. Acımak.

رَثَى الميِّتَ ـــِــ رَثْيًا و رِثَاءً و رِثَايةًو مَرْثَاةً

Zayıflık, gevşeklik. Ahmaklık. Mafsal ağrısı, romatizma. 

الرَّثْيَةُ

Ağıt, mersiye. 

المَرْثَاةُ (ج) مَرَاثٍ

Ağıt.

المَرْثِيَةُ (ج) مَرَاثٍ