Arslan .Kurt. Kötü, belâlı adam. Uzun ve sarmaşık bitki.

ÇáÑøöÆúÈóÇáõ (Ì) ÑóÂÈöíá æ ÑóÂÈöáÉ

Aydınlanmak. Neş’elenmek. Kuşluk güneşi yükselmek.

ÑóÃóÏó ÇáÖøõÍóì Ü ÑóÃúÏð

Akran. Ağaç sürgünü ve filizi. 

ÇáÑøöÆúÏõ (Ì) ÃÑÂÏ ÑöÆúÏóÇä

Şerefi artmak. Başa geçmeyi istemek.

ÑóÃÓó ÝáÇäñ ÜÜÜóÜÜ ÑóÂÓóÉð

Başkan olmak.

æ Ü ÇáÞæãó æ Úáíåã ÑóÂÓóÉð æ ÑöíÇÓóÉð

Başı ağrımak.

ÑõÆöÓó ÑóÃÓðÇ

Baş. Yukarı taraf. İlk. Başkan.

ÇáÑøóÃÓõ (Ì) ÃÑÄÓ æ ÑÁæÓ

Sermaye.

ÑÃÓõÇáãÇá

Kapitalizm.

ÇáÑøóÃÓöãóÇáíøóÉ

Başkan. Cumhurbaşkanı.

ÇáÑøÆíÓ (Ì) ÑõÄóÓÇÁ

Şefkat ve Merhamet göstermek, üzerine düşmek.

ÑóÃÝó Èå ÜÜÜóÜÜ ÑóÃÝóÉð

(=) 

ÑóÆöÝó Èå ÜÜÜóÜÜ ÑóÃÝÇð ÑóÄõÝó Èå ÜÜÜõÜÜ ÑóÃÝóÉð

Devekuşu yavrusu.

ÇáÑøóÇúáõ (Ì) à óÑúÄõáñ æÑöÆÇá

Hayvan salyası.

ÇáÑøóæóÇá

Yarık ve deliğini kapatmak, düzeltmek. İpi iyice bükmek.

ÑóÃã ÇáÅäÇÁó ÜÜÜóÜÜ ÑóÃãðÇ

Yara kapanmak, iyileşmek.(-o): Sevmek, bağrına basmak.

ÑóÆöãó ÇáÌõÑúÍ ÜÜÜóÜÜ ÑóÃãðÇ

Beyaz ceylân, ceylân yavrusu.

ÇáÑøöÆúãõ (Ì) ÃÑÂã æ ÂÑÇã

Görmek. İnanmak. Sonunu düşünmek. Bilmek. Sanmak.

ÑÂå íóÑóÇåõ ÑóÇíðÇ æ ÑõÄíóÉð

Düş görmek. 

æ - Ýì ãóäÇãöå ÑõÄíÇó

Allah bir kimseye düşmanının düştüğünü gösterdi. (-o): Ayna tuttu. Verdi. Gösterdi.

ÃÑì Çááå ÈÝáÇäò

Gösteriş yaptı. İstişare etti.

ÑóÇÁóÇå ãõÑóÇÁóÇÉæ ÑöÆóÇÁð

Aynada yüzüne baktı. Birbirini gördü. Ortaya çıktı, gözüktü. Gördü. Görmeye çalıştı. Karşılaşıp gördü.

ÊóÑóÇÁóì

İnanç, görüş. Akıl. Tedbir.

ÇáÑøóÃì (Ì) ÂÑÇÁ

Güzelliği teşhir edilen elbise. Görüntü. Parlak ve güzel görünüş.

ÇáÑøóÁìø

Düş, rüya. 

ÇáÑøõÄúíÇ (Ì) ÑõÄðì

Akciğer.

ÇÑøöÆóÉõ (Ì) ÑÆÇÊ æ ÑöÆõæä

Güzel ve parlak görünüş.

ÇáÑøó æóÇÁ

Ayna.

ÇáãöÑúÂÉ (Ì) ãóÑóÇÁ æãóÑóÇíÇ