(Muzaf olarak kullanılır.) “Sahip”. |
ذو (ج) ذَوُون |
Erimek. Zayıflamak. Salaklaşmak. Güneş kızmak. |
ذَابَ الشَّحْم و الثَّلج و نحوهما ـــُــ ذَوْبًا |
(alâ) : Baskın yaptı. (- o) : Yağma etti. Eritti. Düzene koydu. |
أذَابَ |
Ahmaklık. Bir kimsenin kendine ayırıp koyduğu mal, servet. |
الذَّوْبَةُ |
Def etmek, kovmak. Korumak. Sürmek. |
ذَادهُ ـــُــ ذَوْدًا و ذِيادً |
fa. |
فهو ذَائد (ج) ذُوّدٌ و ذُوَّادٌ و ذادةٌ |
Üçten ona kadar deve sürüsü. |
الذَّوْدُ (ج) أَذُوَادٌ |
Otlak. |
المَزَادُ |
Tatmak, tadına bakmak. Denemek. Hissetmek. |
ذاق الطَّعامَ ـــُــ ذوقًا وذَوَاقانًا |
Boyun eğdi, itaat etti. |
اسْتَذَاقَ له الأمْرُ |
Tat. Tadılan şey. |
الذَّوَاق |
Tatma duyusu. Zevk. |
الذَّوْقُ |
Gözü başkasının nimetinde olan. |
الذَّوّاق |
Tat. |
المَذَاقُ |
Karpuz, üzüm v.b. kabuğu. |
الذَّوَاةُ (ج) ذَوًى |