Ezberlemek. Hatırlamak. Anmak. Dünür düşmek. Zikretmek, şükretmek. Tenkid etmek, kusurunu söylemek. Bildirmek.

ÐóßóÑó ÇáÔìÁ ÜÜÜõÜÜ ÐößúÑðÇ æ ÐõßúÑðÇ æ ÐößúÑóì æ ÊóÐú ßÇÑðÇ

Erkek doğurdu. Erkekleşti. (- o) : Hatırlattı.

ÃÐßÑÊ

Aletin uç veya ağzını çelikledi. Kelimeyi müzekker yaptı. Öğüt verdi. Vaz etti. Hatırlattı.

ÐßøÑó ÇáÓøóíÝó

Hatırlatmak için parmağına ip bağladı. Hatırladı. Andı. Ezberlemeye çalıştı.

ÇÓÊóÐúßóÑó ÝáÇäðÇ

Hâfıza.

ÇáÐøóÇßöÑóÉ

Hatırlamaya ve ibret almaya vasıta olan şey. Ücret tarifesi.

ÇáÊøóÐúßöÑóÉõ (Ì) ÊÐÇßÑ

Şöhret. Namaz ve dua. Kur’an. Senet.

ÇáÐøõßúÑõ (Ì) ÐßõæÑñ æ ÃÐúßÇÑñ

Bazı aletlerin ucuna kaynatılan çelik. Şöhret. Keskinlik.

ÇáÐøõßúÑóÉõ

Erkek. Erkeklik uzvu.

ÇáÐøóßóÑõ (Ì) ÐßõæÑñ æ ÐõßúÑÇä

Erkeklik.

ÇáÐøõßõæÑÉõ

Müzekker. Erkek. Erkekleşmiş.

ÇáãõÐøóßøóÑõ

Not defteri. Müzekkere. Esbâb-ı mûcibe.

ÇáãõÐóßøöÑóÉõ

Alevlenmek, tutuşmak, kızmak. Koku yayılmak. Zeki olmak. (- o) : Boğazlamak.

ÐóßóÊö ÇáäÇÑõ ÜÜÜõÜÜ ÐõßõæøðÇ æ ÐóßðÇ æ ÐóßÇÁð

Alev. Tutuşmuş ateş.

ÇáÐøõßóÇÁõ

Güneş.

ÐõßÇÁ

Boğazlama. Erme, olma.

ÇáÐøóßÇÉ