Yumuşak ve gevşek olmak. Ar, namus ve kıskançlık duygusunu kaybetmek. |
ÏóÇËó ÜÜÜöÜÜ ÏóíËÇð |
S. müş. |
Ýåæ ÏóíõæËñ |
Ar, namus ve kıskançlık duygusunu kaybetmiş adam. Ailesine pezevenklik eden. |
ÇáÏøóíøæËõ |
|
ÇáÏøóíÌæÑõ ÇäÙÑ : ÏÌÑ |
|
ÇáÏøóíúÏóä ÇäÙÑ : ÏÏä |
Kilise. |
ÇáÏøóíÑõ (Ì) ÃÏúíÇÑñ æ ÏõíõæÑÉ |
Aralık ayı. |
ÏöíÓãÈóÑ |
Yan çizmek. Kaçmak. Gayret etmek. Bir şeyin etrafında dönmek. Alçalmak, düşmek. |
ÏóÇÕó ÜÜÜöÜÜ ÏóíÕðÇ æ ÏóíóÕóÇäðÇ |
Hırsız. |
ÇáÏøóÇÆÕõ (Ì) ÏÇÕóÉñ |
Horoz. Bahar. Atın kulağının arkasındaki tümsek kemik. |
ÇáÏøöíß (Ì) Ïíæß æ ÃÏíÇß |
Baş eğmek, itaat etmek. (- li, min) : Namına kısas almak, hakkını almak. (- bi) : Din edinmek. |
ÏÇä ÜÜÜöÜÜ ÏöíäðÇ æ ÏöíÇäóÉð |
S. müş. |
Ýåæ Ïóíøöäñ |
Ödünç almak, borç etmek. Borcu çoğalmak. Âdet edinmek. |
æ ÜÜ ÝáÇäñ ÏóíäðÇ |
Baş eğdirmek, itaat ettirmek. Ta’n etmek. Zorlamak. Hesaba çekmek. İdare etmek. Ceza veya mükâfat vermek. Hizmet etmek. İyilik etmek. Borç vermek. Borç almak. Mâlik olmak. |
æ Ü ÝáÇäðÇ ÏíäðÇ æ ÏóíúäðÇ |
Borç alıp verdi. Hesaplaştı. Muhakemeleşti. |
ÏóÇíäóå |
Borç verdi. İnancı ile baş başa bıraktı. Tasdik ve kabul etti. Sahip kıldı. |
Ïóíøóäóå |
Borç aldı. Din edindi. |
ÊóÏóíøóäó |
Borç istedi. Borçlandı. |
ÇÓÊÏÇä |
Vadeli borç. Bedel. Veresiye. Ölüm. |
ÇáÏøóíúä (Ì) ÃÏúíõäñ æ Ïõíæäñ |
Din. Taat, ibadet. Şeriat. İslâm. İman. Hal ve gidiş. Âdet. Durum. Takva. Hesap. Saltanat ve idare. Hüküm. Tedbir. |
ÇáÏøöíä (Ì) à Ïúíõäñ æ Ïíæäñ æ ÃÏíÇä |
Borçlu. |
ÏÇÆä |
Allah’ın ismi. Kadı. Hesaba çeken. Mutlak kudret sahibi. |
ÇáÏøóíøóÇä |
Çok borç veren ve alan. |
ÇáãöÏúíÇä (Ì) ãóÏóÇííäõ |