Yumuşak huylu olmak. Yumuşak ve düz olmak. |
ÏóãõËó ÇáÑÌáõ ÏóãÇËÉð æ ÏõãõæËÉð |
Gece kararmak. Hayvan süratle gitmek. Yerli yerince olmak. (- fi) : Bir şeyin içine girip yerleşmek. |
ÏãóÌó Çááíáõ ÜÜÜõÜÜ ÏõãõæÌðÇ |
Bez içine dürdü. İnce ve sağlam büktü. Muhkem ve sağlam yaptı. |
ÃÏúãóÌ ÇáÔìÁ |
Gazap etti, kızdı. (- o) : Helâk etti, yok etti. (- alâ) : Üstünü düzledi, kapattı. |
ÏóãúÏóãó Úáíå |
Ölmek, mahvolmak. (- alâ) : İzinsiz girmek. Hücum etmek. |
ÏóãóÑó ÝáÇäñ ÜÜÜõÜÜ Ïõãõæ ÑðÇ æÏóãÇÑð |
Geceyi uykusuz geçirdi. |
ÏÇãóÑó Çááíáó |
Yok etti, hayatına son verdi. |
ÏóãøóÑó ÇáÔìÁ |
İyice karanlık basmak. Harap olmak. (- o) : Üstünü örtmek, gizlemek. |
ÏóãóÓó ÇáÙáÇãõ ÜÜÜõÜÜ ÏóãúÓðÇ æ ÏõãõæÓð |
Örtü, kapak. |
ÇáÏøöãÇÓõ |
Gözden yaş boşanmak. Akmak. |
ÏóãóÚóÊö ÇáÚíäõ ÜÜÜóÜÜ ÏóãúÚðÇæÏóãóÚÇäðÇ |
Yüzdeki göz yaşı izi. İhtiyarlık veya hastalıktan akan göz yaşı. |
ÇáÏøõãóÇÚ |
Göz yaşı. |
ÇáÏøóãúÚ (Ì) à óÏúãõæÚñ æ ÏõãõæÚñ |
Bıngıldak. |
ÇáÏøõãøÇÚ |
Başından derince yaralamak, beynini çıkarmak. Güneş çarpmak. Galip gelmek. İzini silmek. Damgalamak. |
ÏóãóÛó ÝáÇäðà ÜÜÜóÜÜ ÏóãúÛðÇ |
Beyne varan yara. Semerin arkasını tutan demiri. |
ÇáÏøóÇãÛÉ |
Beyin. |
ÇáÏøöãÇÛ (Ì) ÃÏãÛÉ |
Tipi. |
ÇáÏøóãóÞ |
Bir dizi bina. |
ÇáãöÏúãÇß |
Oklava. |
ÇáãöÏúãóß |
Çıbanı tedavi etmek. Yeri gübrelemek. |
Ïóãóáó ÇáÏøõãøóáó ÜÜÜõÜÜ ÏóãúáÇ ð æÏóãóáÇäðÇ |
Gübre. Çürümüş hurma. |
ÇáÏøóãóÇá |
Çıban. |
ÇáÏøõãøóá (Ì) ÏóãÇãöáõ ÏóãóÇãíöáõ |
Razupent. Düz taş. |
ÇáÏøõãúáõÌõ (Ì) ÏãÇáÌ |
Çirkin ve hakîr olmak. Can sıkmak. (- alâ) : Üzerini kapatmak. (- o) : Boyamak, sıvamak, üstünü düzlemek. Süpürmek. Başını yarmak. Yok etmek. |
Ïóãøó ÜÜÜõÜÜ ßãÏøó æÝÑøó ÏóãÇãÉ |
Kızıllık, ruj. |
ÇáÏøöãóÇã |
Çöl. |
ÇáÏøóíúãõæã Ü ÇáÏøóíãæãÉ |
Tırmık. |
ÇáãöÏóãøóÉ |
Gübrelemek. |
Ïóãóäó ÇáÇóÑÖó ÜÜÜõÜÜ ÏóãúäðÇ |
Kin bağlamak. (-alâ) : Ayrılmamak. |
Ïóãöäó ÞáÈõå ÜÜÜóÜÜ ÏóãúäðÇ |
Devam ettirdi, bırakmadı. |
ÃÏãä ÇáÔÑÇÈó æ ÛíÑå |
Çiğnedi. Çişini yaptı. Gübreledi. Devam etti. |
ÏãäÊ ÇáãßÇä |
Gübre. Kül. |
ÇáÏøóãÇä |
İnsanların iz ve kalıntısı. Harabe izi. Çöplük. Toprakla karışmış sert gübre. Havuzdaki su artığı. Kin. |
ÇáÏøöãäÉ (Ì) Ïöãúä æ Ïöãóä |
Kan çıkmak, akmaksızın kanamak. |
Ïóãöìó ÇáÌõÑúÍõ ÜÜÜóÜÜ Ïóãøóì æ ÏóãúíðÇ |
Kanattı. Burnunu kanattı. Deşti. |
ÃÏúãóì ÝáÇäðÇ |
Akmayacak kadar kanamış yara. |
ÇáÏÇãíÉ |
Kan. |
ÇáÏøóãõ (Ì) ÏãÇÁ æ Ïõãöì |