|
Çınar ağacı. |
ÇáÏøóáúÈõ |
|
Çabuk, süratli. |
ÇáÏøöáÇóËõ |
|
Gecenin başlangıcında yola çıktılar. |
à ÏúáÌó ÇáÞæã |
|
Akşamleyin hareket etmek. Bütün gece yürümek. |
ÇáÏøõáúÌõÉõ |
|
Kirpi. |
ÇáãõÏúáöÌõ |
|
Küçük havuz. Yabani hayvan kovuğu. Süt damacanası. |
ÇáãóÏúáóÌõÉ |
|
Bir sopanın iki ucundan tutarak bir şeyi taşıdılar. |
ÊóÏóÇáóÍó ÇáÑÌáÇä ÇáÔìÁ |
|
Büyük kirpi. |
ÇáÏøõáúÏõá |
|
Müşteriden malın kusurunu gizledi. |
ÏóáøóÓó ÇáÈÇÆÚõ |
|
Hile. |
ÇáÏøóáúÓõ |
|
Otu yendikten sonra yeşeren arazi. Sonbaharda yaprak veren nebat. Alaca karanlık. Karanlık. |
ÇáÏøóáóÓõ (Ì) ÃÏúáÇóÓñ |
|
Kaymak. Parıldamak. Dişi düşmek. Tüyü dökülmek. |
ÏóáöÕó ÜÜÜóÜÜ ÏóáóÕðÇ |
|
Düz, parlak ve yumuşak şey. |
ÇáÏøöáÇóÕõ |
|
Koşarken dilini çıkaran at. |
ÇáÇóÏúáóÚõ |
|
Küçük adımlarla yavaş yürümek. (- ilâ) : Yönelmek. |
ÏóáóÝó ÜÜÜöÜÜ Ïõáõæ Ýð æ ÏóáóÝóÇäðÇ |
|
(ilâ) : İçine işledi, yaklaştı. |
ÇäúÏóáóÝó |
|
Yiğit, kahraman. |
ÇáÏøöáúÝõ |
|
Yunus balığı. |
ÇáÏøõáúÝöíäõ |
|
Süratle çıkmak, peşi peşine çıkmak.(- o) : Çıkarmak. Dökmek. Şiddetle açmak. |
ÏóáóÞó ÜÜÜõÜÜ ÏõáõæÞðÇ |
|
Koptu. Döküldü. Hücum etti. |
ÇäúÏóáóÞó |
|
Sansar. |
ÇáÏøóáóÞó |
|
Güneş batıya yönelmek. (- o) : Ovmak. Parlatmak. Koku sürmek. Olgunlaştırmak. |
ÏóáóßóÊö ÇáÔãÓõ ÜÜÜõÜÜ ÏõáõæßðÇ |
|
Kese yapan, tellâk. |
ÇáÏøóáÃß |
|
Yol göstermek. Naz yapmak. |
Ïóáøó Úáíå æÅáíå ÜÜÜõÜÜ ÏöáÇáÉ |
|
(alâ) : Şımardı, nazlandı. Gafil avladı. |
ÃÏóáø |
|
Nazlandı. |
ÊóÏóááøóÊ ÇáãÑÇÉõ Úáì ÒæÌåÇ |
|
Yol göstermesini istedi. (- bi alâ) : Delil getirdi, delil gösterdi. |
ÇÓÊÏáñ Úáíå |
|
Yol gösterme. Sözün gösterdiği mana. |
ÇáÏøóáÇáÉ (Ì) ÏáÇíáõ |
|
Yol gösteren, delil. |
ÇáÏøóáíöá (Ì) ÃÏöáøóÉ æ ÃÏöáÇð |
|
Siyahlık. Siyah. |
áÏøóáÇã |
|
Fil. |
ÇáÏøõ áóã |
|
Yılan yavrusu. |
ÇáÏøõáúã (Ì) ÃÏáÇã |
|
Bir kavim. Belâ. Düşmanlar. |
ÇáÏøóíúáóã |
|
Aşk veya üzüntüden aklı gitmek. (Deve) yavrusuna şefkat etmek. |
Ïóáöåó ÜÜÜóÜÜ ÏóáúåÇð æ ÏóáóåðÇ |
|
Kuyuya kova salladı. Kötü söz söyledi. (- bi) : Delil ileri sürdü. (- ilâ bi) : Rüşvet verdi. |
Ãó Ïúáóì |
|
Kova saldı. (- o) : Yuvarladı. Gaflete düşürdü, aldattı. |
Ïóáøóì |
|
Nazlandı. Yuvarlandı. Yaklaştı. Geldi. Düştü. |
ÊóÏóáøóì |
|
Kova v.b. kuyu makarası. Su dolabı. |
ÇáÏÇáíÉ (Ì) ÇáÏøóæÇáöì |
|
Kova. Bir burç. |
ÇáÏøóáúæõ (Ì) ÏöáÇÁñ æÏõáöìø |