Boyun eğmek. Burnu yere sürtülmek. Aza kanaat etmek. Zor geçinmek.

ÏóÞöÚó ÜÜÜóÜÜ ÏóÞóÚðÇ

Toprak.

ÇáÏøóÞÇÚ

Düşüren. Şiddetli.

ÇáãõÏúÞöÚ

Ufalmak, küçülmek, önemsiz olmak. Zor anlaşılır olmak. Kalp atmak. Saat çalışmak.

ÏÞø ÇáÔìÁ ÜÜÜöÜÜ ÏöÝøóÉð

Kırmak, hurdahaş etmek. Ortaya çıkarmak. Kapı v.b. şeyi çalmak. (- alâ) : Dövme yapmak.

æ Ü ÇáÔìÁ ÜÜÜõÜÜ ÏóÞðøÇ

(fi) : Dikkat etti. (- o) : İnceledi. İnceltti.

ÏóÝóøÞó

Ufantı, talaş.

ÇáÏøõÞÇÞ Ü æÇáÏøõÞÇÞå

İnce, az, ufak.

ÇáÏøõÞø

Ufantı, talaş. Baharat. İnce tuz.

ÇáÏÞÉ

İnce. Un. Hayırsız adam. Önemsiz şey, iş. Üstü kapalı şey.

ÇáÏÞíÞ (Ì) ÃÏöÞøóÉñ æ ÃÏöÞøÇÁ æ ÏöÞÇÞ

Dakika.

ÇáÏøóÞíÞÉ (Ì) ÏóÞÇÆÞõ

Uncu.

ÇáÏøóÞíÞì

Havan v.b. dövme aleti.

ÇáãöÏóÞø Ü ÇáãõÏõÞø

Hurmanın yaramazı. Yelken direği.

ÇáÏøóÞóá

(=)

ÇáÏøóæúÞá (Ì) ÏæÇÞá

Birden yitmek. Göğsünden itmek. Dişlerini kırmak.

ÏóÞóãóåõ ÜÜÜõÜÜ ÏóÞúãðÇ